Ekonomik şartlar son zamanlarda vatandaşın boynunu bükerken, hem esnaflara hem de ailelere zor zamanlar yaşatıyor. Öncü Haber ekibi Düzceli vatandaşlara mikrofon uzatarak esnafların ekonomiyi kullanarak ‘fırsatçılık yapıp yapmadıklarını’ sordu. Ekonominin kullanıldığını düşünenler de var, esnafların fırsatçılık yaptığını söyleyenler de. Bir vatandaş, hazır su fiyatlarında bile fırsatçılık yapıldığını belirterek, “Örneğin bir su alıyorsun bazı yerlerde 5 lira, bazı yerlerde 10 lira. Peki, bu fırsatçılık değil mi? Bu suyun maliyeti ne kadar biliyor musunuz? 1.25 kuruş, bilemedin 2 lira. 5 liraya satan adam kazanmıyor mu? Kazanıyor. 10 liraya satan adam nasıl kazanıyor? 2 misli 3 misli fırsatçılık değil mi?” açıklamalarında bulundu.

Türkiye ekonomisi insanları hem aile içinde, hem de sosyal yaşamda etkilemeye devam ediyor. Esnafların ve ticaret erbabının ekonomiyi kullanarak fırsatçılık yaptığı iddiası var. Düzceliler bu konuyla ilgili düşüncelerini Öncü Haber mikrofonuna anlattı.

İşte Düzcelilerin konuyla ilgili görüşleri;

1-445

“Reel ekonomik programlar kanalıyla ekonominin düzeleceğine inanıyorum”

Abdullah Uçar: “Böyle gizemli bir takım yorumlar yapmaya gerek yok, durum iyi değil. Bu düzelmeyeceği anlamına gelmez ama bir takım reel ekonomik programlar kanalıyla ekonominin düzeleceğine inanıyorum. Polisiye tedbirler ile esnafı yine denetlersiniz mutlaka yasalarımız var, anayasamız var, mevzuatlar var bunlar çerçevesinde esnaflarımızın varsa işte usulsüzlük yapanlar onlar takip edilir. Ama ben ekonominin kötüye gidişinin fırsatçı bazı esnafların olumsuz veya kötü niyetlerinden kaynaklandığını düşünmüyorum. Ne kadar tedbir alırsanız alın eğer doğru ekonomik programlar uygulamıyorsanız serbest piyasa ekonomisinde siz öyle şartlar oluşturacaksınız ki esnaf kendini o rekabetin içerisinde doğru işler yapacak. Kendi kendini otokontrol dediğimiz bir sistemle piyasayla rekabet edebilmesi için zaten kendisinin o tür varsa uyanıklıklardan kendini arındırması lazım. Yoksa zaten piyasa da tutunamaz ama polisiye tedbirlerle siz üçüne beşine yazarsınız. Tamam yazılması gerekiyorsa yine yazılsın ama sadece bunlarla polisiye tedbirlerle ben ekonominin düzeleceğine inanmıyorum.”

2-448

“Çorba 30 TL, bazı yere gidiyorsun çorba 80-100 TL”

Dinçer Sevim: “Ben aslen Ağrılıyım Düzce’de ikamet etmekteyim. Yapıyor hem de bal gibi yapıyor. Bazı yerlere gidiyorsun örnek diyorum çorba 30 TL bazı yere gidiyorsun çorba 80-100 TL. Örneğin bir su alıyorsun bazı yerlerde 5 lira bazı yerlerde 10 lira. Peki bu fırsatçılık değil mi? Bu suyun maliyeti ne kadar biliyor musunuz? 1.25 kuruş bilemedin 2 lira. 5 liraya satan adam kazanmıyor mu kazanıyor. 10 liraya satan adam nasıl kazanıyor? 2 misli 3 misli fırsatçılık değil mi? Ondan sonra adam kalkıyor devleti suçluyor. Hükümeti suçluyor şunu bunu suçluyor. Önce insanın kendisinde olacak. Önce insan devletini yaşatacak. Sen ben yaşatmasam devlet kendi kendine nasıl yaşar? Bu da etkiliyor tabi, çocuğunu gönderiyorsun, markete diyorsun ki git oğlum oradan bir koli su al. 10 tane var bir kolide. 50 lira gönderiyorsun, çocuk gidiyor suyu almak için. Adam diyor ki ‘100 lira vereceksin.’ Geliyor sen çocuğuna yalancı duruma düşüyorsun. 5 lira olarak biliyorsun ya o çocuğuna 10 liradan satıyor. Hepsinin demiyorum çoğu %70’i Türkiye’de en çok kazıkçı esnaf Düzce’de var. En pahalı illerden bir tanesi. İki büyük il arasında İstanbul ve Ankara’nın ortasında. Halbuki buranın halkının çoğu tarımcılıkla ilgileniyor, geçimini sağlıyor. Esnaf bu şekilde davranırsa garibim halk ne yapacak?”

3-339

“Bunu 150 liraya satarken 50 liraya nasıl indirdin?”

Bir vatandaş: “1970 1980 1990’larda gördük bunları 60 yaşını geçtim ben yine esnaflar zaten ortalığı karıştıran vatandaşa eza cefa çektiriyorlar. Bu esnaflar yapıyor yani. Fırsatçılığı 50 liraya aldığı şeyi burada 100 liraya satıyor veya 500 liraya satıyor. İndirim diyor görüyoruz yani 150 lira 50 liraya düşüyor. Nasıl 50 liraya düşüyorsun? 150 liraya satarken kime sordun? Bununla ilgili vergi ödedin mi? Devlette sormuyor bunu 150 liraya satarken 50 liraya nasıl indirdin diye. Aileye etkisi var tabi zararı var. Alım gücümüz düştü baya ne yapalım yani dengesizlik var. Zaten maaş da adaletsizlik var devam ediyor. Devlet de bunu düzeltmedi ben 30 sene memurluk yaptım, düzelmedi. Düzeleceğine de inanmıyorum yani. Ekonomi için devlet denetlemesi yok. Esnafların hiçbirinden vergi alınmıyor. Bakan çıkmış ağlıyor diyor ki; ben şundan vergi alamıyorum. 22 senedir alsana kardeşim araya başka hükümet girmedi ki 22 senedir. Ne yapıyorsun sen yani önlemini al.”

4-236

“Vatandaş zor duruma giriyor”

Mahir Güler: “Yapıyor maalesef örnek verecek olursak yapmayan yok büyük marketlerden tutun küçük esnafa kadar hepsinde aynı şeyi görüyoruz. Etiket olayı var işte markete giriyorsun alışveriş yapmadan bizim yanımızda değiştiriyorlar. Zor duruma sokuyor aileleri vatandaş zor duruma giriyor bu durum karşısında.”

İKİ ESKİ VALİMİZ MÜLKİYE BAŞMÜFETTİŞİ OLDU İKİ ESKİ VALİMİZ MÜLKİYE BAŞMÜFETTİŞİ OLDU

5-163

“Teksas gibi yaşıyoruz”

Yücel Akay: “Hayır kesinlikle. Yapıyorsa baştakiler ne işe yarıyor o zaman sebebi denetlenmemesi başıboşluk. Yani benimde genç bir oğlum var sizin gibi tek oğlum olmasına rağmen zorlanıyoruz yani sosyal hiçbir aktivite yok hele Düzce’de hiçbir şey yok biz İzmir’den geldik. Yok her yerde aynı ekonomi herkesi etkiliyor şey değil ama sosyal etkinlikte yok her şey yasaklanıyor biliyorsunuz sizde yaşıyorsunuz ben bile etkileniyorum ben sadece gençlere üzülüyorum biz yaşadık yaşadığımızı gerçekten bak bunu içten söylüyorum. Yani hiçbir şey yaşamıyorsunuz biz gençken İstanbul’da yaşıyordum çok etkinlikler oluyordu geceler düzenleniyordu sinemalara tiyatrolara gidiyorduk burada öyle bir şey yok olsa bile hep kısıtlı tedirgin oluyorum oğlum sokağa çıktığı zaman sapa sağlam gelecek mi diye çünkü Teksas gibi yaşıyoruz sizin adınıza üzülüyorum ben yaşadım yaşadığımı.”

Haber: Tuğba AKSOY

Kameraman: Oğuzhan BAL

Editör: Tuğba Aksoy