Adeta yılan hikâyesine dönen Bahçeköy’ü ve beraberindeki 13 köyü tarım arazileri ve OSB’ye bağlayan bağlantı yolunun akıbeti, civar köylüleri canından bezdirdi.
Başvurmadıkları kamu kurum ve kuruluşu kalmayan köy sakinleri, ne yapacaklarını kara kara düşünüyor.
Hem kullanılamayan hem de her geçen gün parça parça dökülerek büyük bir felakete davetiye çıkaran bağlantı yoluna ilişkin seslerini hiçbir makama duyuramayan köy sakinleri, Öncü Haber’e başvurarak seslerini duyurmak istedi.
Korku ve tehlike saçan bu yola bir an önce çözüm bulunmasını talep eden köy sakinleri, Öncü Haber mikrofonuna konuştu.
“HERKES SÖZ VERİYOR AMA KİMSE BİR ŞEY YAPMIYOR”
“Biz burada bir afet gördük, sel afeti, heyelan nedeniyle ana yolumuz tamamen gitti. Bakanlar geldi, vekiller geldi. Vali, eski valimiz geldi. Buraları en kısa zamanda onarıp yapılacağını söyledi.
Özel idareden Devlet Su İşleri'nden Deniz Bey'den, hepsinden en kısa zamanda yapılacağına dair söz aldık ve bakanlarımız tespit ettiler. Ama bizim yollarımız aynı şekilde kaldı.
Resim çekiyorlar en kısa zamanda yapacağız diyorlar ama gelen giden yok. Bizim şu anda mısır hasadımız var. Kısa bir zaman içinde başlayacak, başladığı zaman döv biçerler, makinalar, kamyonlar hep buradan geçecek.
Ana yolumuz olmadığından dolayı köyün içi de dar olduğundan dolayı, köyün içinden geçemiyorlar. Bu ana yolumuzun bir an önce yapılmasını ve faaliyete geçmesini istiyoruz. Bu yolla ilgili gereken mercilere bir türlü sesimizi duyuramıyoruz. Gidiyoruz tamam yapacağız diyorlar. Gelen giden yok.
Köylüyü, köyün içinden geçen arabalardan dolayı hep şikayetçi. Allah göstermesin şu anda bir çocuk ezilse, bir sıkıntı olsa sıkıntıları biz yaşayacağız, Başkası yaşamayacak.
Her gün vatandaşlardan şikâyet alıyorum. Kimse evinin içine giremiyor tozdan dumandan, penceresini açamıyor, havalandıramıyor herkes şikâyetçi. Mesela köy hizmetlerinden vidanjör istedik, yolları sulasınlar diye. Neymiş? Biz sırayı almışız. Sırayla ilgisi yok.
Bizim işlerimiz bittikten sonra bunun hiçbir kıymeti yok.
Biz mağdur olduğumuz zaman hizmet istiyoruz nasıl seçim zamanı geliyorlar bizden? Oy istiyorlar, Partiler. Seçim bittikten sonra ne gelen var ne giden var. Derdimizi kimseye anlatamıyoruz, sıkıntılarımızı söyleyemiyoruz. Gereken her şeyin yapılmasını arz ediyoruz.”
DSİ GELİP FOTOĞRAF ÇEKİP GİDİYOR
“Bizim yollarımız yıkıldı. Yıkıldıktan sonra Devlet Su İşleri'nin gelip burada sadece fotoğraflarını çekip gitmekten başka bir iş yapmadı. Gereken mercilere muhtarımızla birlikte başvurduk. Ama gelip sorunumuzla ilgilenenler olmadı. Bu ana yol organizeye ve on üç tane köye açılan yoldur.
Bizim köyde bir can kaybı yaşandıktan sonra mı gelip ilgilenecekler?
Yangın çıksa itfaiyenin geleceği yol yok Hasta olsa ambulansın gireceği yol yok. Dediğimiz gibi bunlarla ilgilenmesini bir an önce istiyoruz.”
“BAŞVURMADIĞIMIZ YER KALMADI”
“Valilikten gelip bakıp gidiyorlar ve benim evimin orada yol trafiğe kapalı. Evimde yangın çıksa itfaiye gelemiyor, Hastam olsa ambulans gelemiyor.
Organize, Aydınpınar, Taşköprü, Karaköy, Ballıca Köyü her tarafa bağlanan yol, bizim meramıza gidiyor.
Köprü yıkıldığından dolayı mecburiyetten bu yolu kullanıyorlar.
Köy içi berbat köy içindeki yolda berbat! Çocuklarımız sokağa çıkıp oynayamıyor. Sesimizi kime duyuracağız? Nereye gitmemiz gerekiyor onu bilemiyoruz.”
“EYLEM YAPACAĞIZ”
Şu an en büyük sıkıntımız, beş tane hanemiz yıkılmak üzere. Ana yolumuz yani organize ana yolu resmen kapanmak üzere. Başvurulmamış hiçbir merci kalmadı. Sadece yapacağız deyip resmini çekip gidiyorlar.
Tek çaremiz kaldı: Biz muhtarımızdan müsaade alarak ana yolu kapatıp, gerekirse jandarmaya da karşı gelerek eylemimizi yapmak zorundayız. Başka hiçbir yolumuz kalmadı! Bizi karşı karşıya getirmeden en iyi bir şekilde nasıl yapacaklarsa yapsınlar.”
“BU KÖY YETİM KALDI”
“Burası Düzce'nin merkez mahallesi!
Şu anda o evde hasta var ve Yatalak, hastanın evinin altı gördüğünüz gibi dökülmüş.
Bu köy yetim bir köydür, Sahipsiz bir köydür. Bu köy altı yüz oy vardır. Hepsi AK Parti'ye gidiyor. Ama ilgilenen yok.
Şimdi bu vaziyette bir tane çocuk bu dereye düşerse veyahut da yaşlı bir kişi düşerse bunun vebalin altında kim kalkacak? Niye bu vaziyette burayı bırakıyorlar?
Bunların hepsini ben Milletvekili Ayşe Keşir ile de görüştüm. O da geldi gördü.
Devlet Su İşleri, İl Özel İdare bunlar hepsi gelip gördüler.
Bak iki sel yaşadık biz. Mahsulümüz kalmadı.
Benim şu anda yetmiş milyar tohum gübre borcum var. Bunu kim karşılayacak? Ben karşılayacağım. Ama mahsulüm kalmadı.
Şu anda burada bir tane vatandaş ölürse bunun vebalin altında kim kalkacak? Burası Düzce Merkeze bağlı bir mahalle.
Böyle mi olması lazım? Bakın Her taraf mikrop, Vatandaş mikrop kapıyor. Çocuklar hepsi yolun üzerinde. Mikrop kaparsa bu çocuklar ne olacak? Acilen gereken yapılmasını arz ediyorum.
Yetkililere sesleniyorum, gelip görsünler, zaten biliyorlar.
Bir kişinin daha burnu kanamadan bunun çözümünü gerekenin yapılmasını arz ediyorum.
Çok mağduruz, yapılacak ne varsa yapılsın istiyoruz.
En kısa zamanda yapacağız diyorlar ama Aşağı yukarı iki ay oldu. Gelen giden yok.
Buraya bir kepçe buraya gönderen yok, Bir avuç kum gönderen yok, Taş gönderen yok.
Yapın da gözümüze sokun bizde görelim. Neyi bekliyorsunuz? Bir yağmur daha mı bekliyorsunuz? Birine bir şey mi olması gerekiyor?”
HABER – AHMET ÇELİK
GÖRÜNTÜ – EMİRHAN TÖNGEL