Sağlık & Çevre

GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNİN YANI SIRA DENİZ YAŞAMINI DA TEHDİT EDİYOR

Akçakoca’da doğaya atılarak yağmur, rüzgar ve akarsular yoluyla denize ulaşan plastik çöpler, oluşturduğu görüntü kirliliğinin yanı sıra, deniz yaşamını da tehdit ediyor.

Abone Ol

Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Bat yaptığı açıklamada, doğaya atılan plastik çöplerin yağmur,rüzgar ve akarsular yoluyla Karadeniz'e ulaşan çöplerin, sadece deniz canlıları için değil insanlar için de tehlike oluşturduğunu söyledi.

Yaptıkları çalışmalarda insan faktörüyle Karadeniz'e ulaşan çöplerin, zaman zaman kıyı kesimlerde çöp yığınları oluşturduğuna şahit olduklarını vurgulayan Bat, bu çöpler arasında bulunan plastiklerin gelecek adına endişe verici olduğunu kaydetti.

Büyük nehirlerin taşıdığı kirleticiler ve çöplerin yanı sıra yaz aylarında tatilciler tarafından kıyıda bırakılan çöplerin de denize ulaştığını anlatan Bat, "Gördüğümüz çöplerin hepsi de kötü çöpler. Yüzyıllar boyunca doğada kaybolmayan plastik çöplerden oluşuyor. İnsanlar çöpleri attığı zaman 'bana dokunmaz deme umursamazlığından' vazgeçmek zorunda." dedi.

"Korkunç" olarak nitelendirdiği plastik çöplerin sadece görüntü kirliliği oluşturmadığını aynı zamanda tüm canlılara telafisi olmayan zararlar verdiğini de belirten Prof. Dr. Bat, "Bu küçük parçacıkları, renkli renkli poşetleri ve benzerlerini balıklar besin zannediyor. Bunları alıyor tüketim için. Ama aldıktan sonra organlarında birikimler söz konusu olabiliyor ve organları artık işlemez hale geliyor. Dokular, organlar ve organ sistemleri bozuluyor. Yani canlının ölümüne dahi yol açabiliyor." diye konuştu.

Plastik çöpler balıkların üremesini de engelliyor

Prof. Dr. Bat, plastik atıkların bulundukları ortamlarda yaşam süren balıkların yer değiştirmelerine neden olduğu gibi üremelerine de engel olduğunu vurgulayarak, bu durumun Karadeniz'deki balık popülasyonuna olumsuz etkilerinin ciddiyetini de aktardı.

Plastik atıklar sebebiyle besinleri yok olan balıkların doğal olarak yer değiştirmek zorunda kaldıklarını aktaran Bat, şöyle devam etti:

"Ortama atılan yoğun miktarlardaki poşetler bir defa burada yaşayan balıkların habitatını öldürüyor. Eğer bunlar yüzeyde fazla miktarda ise güneş ışığının altlara gitmesine de engel oluyor. Fotosentez olayının ve planktonların azalmasına neden oluyor. Planktonlarda besin zincirinin ilk halkası. Dolasıyla bunlar mekan değiştirmek zorunda kalıyorlar. Yani yem bulamayınca balıkların göç etmesine de neden olabiliyor. Aynı şekilde balıklar bu plastikleri vücutlarına aldıkları zaman üremeleri de engelleniyor. Yani sağlıklı yumurta bırakamama ve üreyememe durumları oluşmaktadır."

Karadeniz'in kapalı bir deniz olduğunu ve bu nedenle de yeteri kadar sirkülasyona sahip olmadığını anlatan Bat, önlem alınmaması durumunda ileride daha vahim tablolarla karşı karşıya kalınma ihtimalinin bulunduğunu dile getirdi.

Karadeniz'i korumak için sadece Türkiye'nin alacağı önlemlerin yeterli gelmeyeceğini değerlendiren Bat, Karadeniz’e kıyısı bulunan diğer ülkelerle, insanlara verilecek çevre eğitimi, çevreye karşı suçlarda uygulanacak cezai yaptırımlar ve arıtma tesislerinin oluşturulması gibi konularda mutlaka işbirliğine gidilmesinin önemine dikkati çekti.

Çevre kirliliği veya yarattığı etkiler sadece bizim değil diğer ülkelerin de sorunu haline geliyor

Prof. Dr. Bat, anaokullarında bile çocuklara artık çevrenin gelecek adına ne denli önem arz ettiğinin anlatılarak, eğitimler verilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çünkü bu çöpler denize atıldığı takdirde eninde sonunda dibe çökecekler. Dipte yaşayan tüm organizmalar bundan etkilenecektir. Sadece dip balıkları değil onları burada besleyen organizmaların da azalması başlayacaktır. Bu devam ettiği ya da önlem alınmadığı sürece bu durum daha da vahim bir şekilde karşımıza çıkabilir. İlkokullarda hatta anaokullarında dahi çevre bilincini çocuklara anlatmak gerekiyor. Bir de bunun için işbirliği yapılması lazım diğer ülkelerle birlikte. Çünkü sadece kendi kendimize aldığımız önlemler yetmeyebilir. Çevre kirliliği veya yarattığı etkiler sadece bizim değil diğer ülkelerin de sorunu haline geliyor."