Çarşamba günü Esençam köyünde olan Abdal Hazretleri'nin türbesinin bakımsızlığından düzensizliğinden, bilgisizliğinden bahsetmiştik. Şeyh Edebali’nin ‘Ananı atanı say bereket büyüklerle beraberdir.’ sözünü anlatarak buraya sahiplenmesini istemiştik. Bizim haber merkezimize mail atan oldu arayan oldu ve aynı zamanda Düzce'de bir ticaret erbabı bir izleyicimiz ve aynı zamanında da hurda işiyle uğraşan Fethi abi var Fethi Civelek o da dedi ki, ‘Ben de buraya bir mücadele vereyim. Ben de katkı yapayım çatısını yaptıralım buraya sahip çıkalım biz bunu bilmiyorduk.’ Tabi bunu yapınca biz buraya Faruk Özlü'yü de dahil etmiştik. Yani demiştik ki, ‘Burada efendim bu antik tiyatroyu hayata geçiriyorsunuz da buraya da geçirin.’ Tabii Faruk Özlü de aradı bizi hassasiyetle teşekkür etti ama dedi ki, ‘Bir haksızlık yapıyorsun.’ Yapılan haksızlığın ne olduğunu sordum. Dedi ki, ‘Biz Türbeyi ve oradaki devlet büyüklerimizin belediye mücavir alanının içindeki büyüklerimizin türbelerini ve makamlarını en güzel şekilde restore ettik, düzelttik bunu söylüyorsunuz ama orası da bu sınırların içinde. Orası dediği özel idare sınırları içinde. Eğer özel idare buraya dahil olmuyorsa biz olalım.’ AK Parti İl Başkanı Hasan Şengüloğlu, Düzce Valisi Sayın Selçuk Aslan ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri şimdi buranın bir şekilde çözüme kavuşması lazım hakikaten bakınız bunun askeri envanterde de Genelkurmay kayıtlarında da yeri var, ecdadın, büyüklerin bu halde olması birileri rahatsız ediyor. Bizi de rahatsız ediyor herkesi rahatsız eder vicdanı olan. Ve herkesin burada bir fedakarlık yaparak, bir samimiyet göstererek burada bu sıkıntının bitmesi lazım İnşallah biter.
Muzaffer Leblebici geçen gün bir açıklama yaptı bu Uşak deplasmanına giderken sponsor olan bir arkadaşımızın buna dahil olmadığını yani taahhütlerini yerine getirmediğini söyledi. İşinden bahsetmemişti ama Düzcespor deyince o muhteşem bir stat yapıldı. Günlerdir insanlar burası azdır, ufaktır dedi ve bu statta da güzel bir skorla Düzce Cam Düzcespor ilk oyununu oynadı. Benim sporla pek işim yok ama yani demeden de geçemiyoruz. Düzce Cam Düzcespor'daki o gelişme bir ay içinde yapıldı bunlar. İlk maçı kazandılar ikinci maçı kazandılar ve Muzaffer Leblebici Düzceli değildi zaten. Ama dün senin derdiyle dertlenmiş. Şimdi burada insanlarla bir şeyler konuşuluyor. Diyor ki, ben deplasmana giderken bunu ben finanse ederim. Yüz, iki yüz, üç yüz, on lira, yirmi lira. Neyse ekonomik bedeli ediyorsan et bunu Niye sözünü yerine getirmiyorsunuz? Yani kazanırken Düzce'den kazanırken, siyasetten, içtimai halden, sivil toplum kuruluşlarından, maddi manevi imkan kazanırken vermeye gelince canınız çıkıyor. Ya arkadaş bakın Allah herkese vermeyi nasip etmez. Herkese mal nasip eder ama herkese vermeyi nasip etmez. Niye nasip etmez? Böyle hayır, hasenat toplumu ilgilendiren meselelerde. Şimdi atla vaziyetleriyle Düzce Cam Düzcespor ne alaka? Birisi asrımızın insanların meşgalesi, gençlerin uyuşturucudan, gençlerin fuzuli işlerden kurtulması noktasında uzaklaşması noktasında spor serum gibi sporun farklı dallarında ve Düzce Cam Düzcespor'da bu işte hakikaten Düzce gençliğine gerekli maneviyat da lazım oraya vermeyeceksin buraya vermeyeceksin. Kefenin cebi mi var? Hani Osmanlı padişahı. Sultan Süleyman belki yanılabilirim ama bir vasiyette bulunmuş, ‘Ben öldüğüm zaman demiş elimi tabuttan çıkarın.’ Padişah bile dünyada hiçbir şey almadan gitti. Eli boş gitti diye. Niçin? Bu memleketin madden toplum meselelerinde insanlar söz verdiği zaman veya insanlar söz vermeyip de aşikar veya gizli hani veren el alan elden üstündür mantığı var yani vermekte fayda var. Niye fayda var? Biz de burada onları biz de burada bu Düzce'nin hayrına, hasenatına, faydasına, kendi malından zekat yapan, kendi malından infak yapan infak ne? Benim bildiğim, tabii ben din adamı değilim ama infak Allah rızası için insanlara böyle bir dert yok insanlarda olan da var tabii yani gerek Abdal Hazretleri’nin türbesinin gerekse Düzce Cam Düzcespor noktasında bir fedakarlık yapılıyor ve yapılması lazım. Burada şunub özellikle altını çizmek istiyorum. Bir memlekette, yaşadığımız coğrafyada insan asaletiyle yaşar. Asaletiyle büyür, asaletiyle ölür. Hani asalet dediğiniz zaman asalet aslına rücu etmekmiş bugün Türkiye gündemini oluşturan bir gündem var. Mesela Ali Koç Fenerbahçe'nin Başkanı Sayın Cumhurbaşkanı'nı karşılarken amcası oluyor amcası Aydın Doğan, Aydın Doğan amcasının Mesut Yılmaz'ı karşıladığı gibi eli cebinde Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanında durdu. Bu neydi? Bunun anlamı neydi? Bunun bir anlamı var çünkü onu o yapmaması lazım. Bizde şu var arkadaş biz itaat kültürüyle büyümüş bir milletiz ve bununla dünya yönetmiş bir milletiz. Bize devlet başkanına emir denir. Ulu'l Emre de itaat gereklidir saygı gereklidir hürmet gereklidir. Bu bizim hem milli kültürümüzde var hem manevi inancımızda var. Ali Koç o elini cebine koymakla ne elde etti birilerine bir mesaj vermeye çalıştı. Ha o mesaj alındı, verildi. Ama bu kadar zenginliğe, bu kadar imkana, bu kadar güce yani Koç ailesi Türkiye'de çok güçlü bir aile. Nasıl güçlenmişler? Osmanlı gelen temelleri var. Vehbi Koç'tan gelen temelleri var. Bu ülkenin değerleriyle, imkanlarıyla bir yani bugün Koç firmasının ürettiği araçlar bundan bir on beş yirmi sene önce rahmetli Turgut Özal iktidara gelmeden önce altı ay bir sene önce parasını ödüyordun. Bir sene sonra geliyordu araba. Yani senin paranla beş tane araba parası kazanıyordu adam alıyordu ediyordu. O günlerden bugünlere geldi. Ve bugün geliyorsun, bu kadar imkan vermiş Allah. Ama asalet noktasında nezaket noktasında devlet erkanı, adamı, devlet asaleti noktasında bir şeyden nasiplenememiş ki eli cebinde Cumhurbaşkanı’nın karşısında duruyor. Kime mesaj verdiğini anlamıyorum. Anlıyoruz da hepsini de anlatamıyoruz. İşin sonucunda sonuç olarak şunu söyleyelim. Allah herkese dünyada makam, mevki, yetki, imkan, para, pul, yat kat verir. Ama önemli olan bunu verenin rızası için lazım olana vermeyi nasip edecek. Önümüzde imtihanlar çok. Bu imtihanlarda İnşallah İl Özel İdaresi özellikle Sayın Vali’miz ve İl Özel İdaresi’ndeki İl Genel Meclisi Başkanı’mız Fazlı Koç olmak üzere Abdal Hazretleri'nin oradaki şehidin kırk tane şehidin yerinin belli olmasında, oranın da bir manevi ışık gibi bu limana balıkçılar girerken deniz feneri olur. Yani fırtınalı havalarda imkanların olmadığı zamanlarda radarın çalışmadığı zamanlarda ve limana girerken bir deniz fenerleriyle girer kurtuluş çaredir. Belki de bizim manevi bir fenerlerimizden bir tanesi de Esençam köyünün zirvelerinde. Buna sebep olunsun diyoruz.