Gündem

“EN BÜYÜK MUHALEFETİ KENDİ İÇİMİZDEN GÖRÜYORUZ”

Abone Ol

MHP Düzce Milletvekili aday adayı Mehmet Keleş, Düzce’de birçok yayın kuruluşundan ortak yayınlanan Basın Masası programının konuğu oldu. Siyasi ve bürokrasi geçmişine ilişkin açıklamalarda bulunan Keleş; “30 yıllık siyasi ve bürokrasi tecrübem var. Kişisel gelişimimi asla ihmal etmedim. Makam mevki hırsım yok, başkanlık kariyerimdeki hizmetlerim ortada. Vekil olarak da Düzce’ye çağ atlatmak için Düzceli vatandaşlarımdan destek bekliyorum. Bu konuda iddialıyım. Benden daha iyi yapacağına inandığımız bir isim varsa geri çekilip onu desteklemeye hazırım.” İfadelerini kullandı.

Cumhuriyetin 100. Yılında, 14 Mayıs günü gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerine kısa bir süre kala, aday adayları da çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

Bu kapsamda, uzun süredir göz önünde bulunmayan Düzce Belediyesi Eski Başkanı Mehmet Keleş, siyasette adeta deprem etkisi oluşturacak bir karar alarak, MHP’den Düzce Milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı.

Bu açıklama, seçim trafiğinin yanı sıra Düzce siyasetinde ayrıca bir gündem oluşturarak; “Keleş’in adaylığı deprem etkisi oluşturdu.” Yorumları yapılmasına yol açtı.

Her fırsatta, kendisini destekleyenlere de eleştirenlere de eşit mesafede durduğunu, eşit hizmet sunmaya çalıştığının altını çizen Keleş, Düzce Gazeteciler Cemiyeti yönetimi tarafından organize edilen ve bütün yerel yayın kuruluşları tarafından ortak yayınlanan ‘Basın Masası’ programına konuk olarak, Öncü Medya Genel yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Öncü Haber Muhabiri ve yazarı Ahmet Çelik, Oksijen Medya Genel Koordinatörü Nevzat Cingirt ile Haber Gerçek İmtiyaz Sahibi Muammer Kızılırmak’ın sorularını yanıtladı.

“Erdoğan ve Bahçeli aynı davaya hizmet eden iki lider”

Keleş, “AK Parti’den MHP’ye geçiş, Parti anlamında sert bir geçiş olmadı mı?” sorusunu;

“30 yıldır siyaset ve bürokrasinin içindeyim. Bildiğiniz üzere 2 dönem Düzce Belediye Başkanlığı yaptım. Bunun yanısıra İBB’de 3 buçuk yıl İtfaiye Müdürlüğü yaptım, uzun bir süre personel daire başkanlığı yaptım. Partiden ziyade hizmet adamıyım. Vatandaşa hizmet etmeyi seviyorum ve bunun sistemini biliyorum. Bugün beni eleştirenlerin birçoğu benden daha iyi kabiliyette değildir bu konuda bu kadar iddialıyım. Bu açıdan bakınca da AK Parti’den MHP’ye geçişin çok sert bir geçiş olduğunu düşünmüyorum. Amaç vatandaşa hizmet etmek ve büyük Türkiye idealini gerçekleştirmekse Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Sayın Devlet Bahçeli arasında hiçbir fark görmüyorum. İkisi de aynı davaya hizmet ediyor. İkisi de Cumhur İttifakının ortakları… Dolayısıyla ben bütün bilgi birikim ve becerilerimi MHP çatısı altında da aynı performansla gerçekleştireceğim.” Diyerek cevapladı.

“Afetler konusu benim uzmanlık alanım”

Keleş’e yöneltilen, “Göreve geldiğinizde kısa bir sürede depremin yaralarını büyük bir başarıyla sarmıştınız. Nasıl oldu?” sorusuna ise;

“3 buçuk yıl Sivil Savunmada arama kurtarmada, deprem ilk yardım alanlarında görev yaptım. 99 depreminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürü olarak Düzce’de yaklaşık 250 personel70 araçla 6 buçuk ay deprem koordinatörü olarak görev yapmıştım. Bu da çok ciddi bir deneyimdi.

Bu tecrübelerle bu kente Belediye Başkanı oldum ki ben geldiğimde sizler de hatırlıyorsunuz. Düzce enkaz bir şehirdi. Altyapısı üstyapısı yok olmuş neredeyse bütün binalar yıkılmış insanlar sokakta yürümeye korkuyordu… Şehri başka bir yere mi taşısak diye bazı görüşler atılmıştı ortaya o dönem. Böyle bir şehre belediye başkanı oldum ve ilk işimiz afetlerle mücadele ve şehir inşası olmuştu. Bu da bir tecrübe oldu elbette…” şeklinde cevap verdi.

“Kişisel gelişimimi ihmal etmedim.”

Keleş, başkanlık görevinin ardından göz önünde bulunmadığı sürede “Göz önünde olmadığınız sürede neler yaptınız?” sorusuna;

“Kendimi geliştirmeyi seven birisiyim. Öğrenmenin yaşı yoktur. Bu süreçlerde üniversite okudum, dil eğitimleri aldım. Kişisel gelişimimi asla ihmal etmiyorum. Doğru bildiğim yoldan hiç dönmedim. Bana birçok yerden 1. Sıra garanti edilerek teklifler de geldi. Hiçbirini kabul etmedim. Çünkü inandığım doğrular var. Maalesef ne kadar başarılı olursanız olun, en büyük muhalefeti, yıpratıcı etkiyi dışardan değil kendi içimizdekilerden görüyoruz.” İfadeleriyle yanıt verdi.

Gazetecilerin, “Vekil olunca diğer vekillerin yapmadığı neyi yaparak Düzce’nin sorunlarını çözeceksiniz?” sorusunu cevaplayan Keleş şu ifadeleri kullandı;

“Öncelikle ihtiyaçları doğru tespit etmek gerekir. Milletvekilinin görevi, filancayla oturup çay içmek, falancanın hastane işini çözmekten ibaret değildir. Yasamanın da bir parçası oluyorsunuz. Vekilliğini yaptığınız şehrin bütün insanlarına eşit hizmet götürmek durumundasınız. Bu da o şehrin sorunlarını ciddi anlamda analiz etmek ve bunları doğru sıralamayla koordine etmektir. Önce Düzce’nin sorunlarını tek tek yazacağım. Öncelik sırasına göre sıralayacağım sonra da çalışmaya başlayacağım. Benim öz geçmişim, dediğini yapan birisi olduğumun en büyük ispatıdır. Ha şunu da demiyorum; çevresi benden daha geniş, iş bitiriciliği benden iyi, Düzceliye benden daha çok hizmet etmeyi seven biri varsa ben ön plana atılmam ben de onu desteklerim. Makam mevkii hırsım yok benim. Düzce’nin sorunları olduğunu düşünüyorum mevcut vekillerin buna yeterince eğilmediğini görüyorum. Bu sorunları çözeceğimi garanti ederek, Düzceli vatandaşlarımdan destek bekliyorum”

“Yanı başımızdaki Bolu Vilayetine bakalım. Nüfusu bizimle aynı… Ama neler yaptılar. Abant, Narven, gölcük… Buralarda yüzlerce tesis var. Bolu ekonomisine çok ciddi bir katkısı var. Bizim neyimiz var? Sinekli yaylası var mis gibi ama daha yolu bile yok… Bir sihirli el gelip yapmayacak ki bunu. Siz yöneticiler olarak elinizi taşın altına sokacaksınız. Bakın Bolu Belediyesinin o dönemki Belediye Başkanı birçok şeyi bana sorardı. Ama şimdi Düzce’yi çok geride bıraktılar. Nasıl oldu bu? Belediye Başkanı bir şey yapmak istediğinde en büyük muhalefeti kendi içinde görmedi de ondan. Ben bir şey yapmak istiyordum Düzce menfaatine, bizden görünenler karşıma dikilip itiraz ediyordu. Maalesef hiçbir başarı cezası kalmaz derler ya, aynen öyle oldu…”

Haber – Ahmet Çelik