DÜZCE PAHALI ŞEHİR OLDU, BU FİYATLARI KİM KONTROL EDECEK?

Abone Ol

AK PARTİLİLERİN BÜROKRAT SIKINTISI

Bugün (26 Haziran) AK Parti grup toplantısında Sayın Recep Tayyip Erdoğan partililere, milletvekillerine hitap ettikten sonra milletvekilleri bir serzenişte bulundu. ‘Bürokratlara derdimizi anlatamıyoruz, bürokratlar bizi dinlemiyor veya bürokratlara ulaşamıyoruz.’ diye. Kendisini insanlara hakim gibi gören ama hadim olması gereken bürokratlarla ülkenin genelinde de yerelinde de başımız bir hayli dertte.

SAKARYA’DA 140 DÜZCE’DE 200 LİRA

Domatesin kilosu olmuş 60 lira, limonun kilosu olmuş 100 lira, günlük olarak sürekli fiyatlar değişiyor. Tabii Türkiye'nin bir ekonomik sıkıntısı var. Ancak Nasrettin Hoca’nın evine hırsız girmiş de kadıya şikayet etmiş. Kadı demiş ki ‘Evinin kapısı kilitli miydi? Pencereler kapalı mıydı?’ Nasreddin Hoca ‘Yok. Kadı efendi bütün suçu bana yüklüyorsun. Hırsızın hiç mi günahı yok?’ Onun misali bakınız; Sakarya'da bir porsiyon köftenin fiyatı 140, Düzce 200 lira. O kadar fiyat farkı var ki Düzce en pahalı şehir oldu. Ticaret İl Müdürlüğü ne iş yapar? Serbest piyasa ekonomisi var. Fahiş fiyat uygulayan, keyfi fiyat uygulayan, fırsatların içinden fırsat doğuran, fırsatları fırsat bilen esnaf noktasında niye bir denetim yapılmaz? Ticaret İl Müdürlüğü ve zabıta koordinasyonunda fiyat kontrolü niye yapılmaz? Siyasetçiler, bürokratlar bu memlekete hizmet ediyorlar. Sakarya'da Et Balık Kurumu var, fiyat ucuz. Burada niye yok? Burada da olsun. Biz de ucuz et yiyelim. Düzce'de Ticaret İl Müdürlüğü ve devletin yetkili makamları ne iş yapar da fiyatları denetleme noktasında bir kontrol mekanizması kurulmaz. Vatandaşın da üzerine düşen görevler var. Vergi sisteminden bahsediliyor. Gittiğimiz hangi lokantada hesap ediyoruz kredi kartıyla ödemediğimiz zaman, hangi lokantadan vergi fişi alıyoruz. Hiç kimse vergi noktasında bir hassasiyette değil ama fiyatlandırma konusunda, zam konusunda birbirimizle yarışıyoruz. Her tarafta böyle bir fırsatçılık var. Bu fiyatların denetlenmesi lazım. Herkes evinin önünü süpürürse bir cadde tertemiz olur, biz de evimizin önünü süpürelim. Gerek zabıta gerek Tarım İl Müdürlüğü, gerekse Ticaret İl Müdürlüğü hepsinden önemlisi vatandaşın, her kaliteli mala daha uygun şartlarda kavuşması için bunun yapılması lazım.

TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜ NE İŞ YAPAR?

Düzce en pahalı şehir olma noktasına doğru ciddi ciddi gidiyor. Yani faturalar, marketler, yerel marketler, ulusal marketler, ticarethaneler denetlenmeli. Tek tek denetlenmeli. Bu fiyatı neye göre veriyor bu insanlar? Bir kelle paça çorbası olmuş 130 lira. Ama 10 lira daha üzerine ilave ettiğiniz zaman aynı parayla Sakarya'da köfte yiyorsunuz. Herkes maliyetlerden bahsediyor, esnaf noktasında veya fiyatlandırma noktasında kimse kazançtan bahsetmiyor. Memur, işçi maliyetleri anlatılırken fiyatlandırmada maliyeti anlatıyorsun ama kazancı anlatmıyorsun. Doymaz ve aymaz bir toplum olduk. Özellikle Düzce'de Ticaret İl Müdürlüğü’nün gerek hijyen konusunda gerek mevzuat konusunda özellikle fiyat konusunda yetkileri var. Çünkü belediye adam asmaz, para basmaz. Bütün yetkiler var belediyede. Ticaret İl Müdürlüğü’nde de var. Milleti bu ekonomik sıkıntının içinde fırsatlar oluşturan fırsatçılık ve şeref yoksunlarını ayıklamak için gereğinin yapılması lazım.

Bir zamanlar İstanbul'da Fahrettin Kerim Gökay isimli bir vali vardı. Kısa boylu, ufak tefek de bir insan. ‘Mini mini valimiz, ne olacak halimiz?’ diye İstanbullular bir nükte bile oluşturmuşlardı. Fahrettin Kerim'in hocası onun gibi kendisi de psikiyatri profesörü Ordinaryüs Profesör olan Mazhar Osman,

Kerim Gökay İstanbul Valisi olduğu zaman aynen şu ifadeleri kullanıyor; ‘Onu iyi tanırım. Benim yanımda yetişti. Yetenekli ve hırslıydı. O zamanlar bir Ordinaryüs Profesör unvanı vardı. Şimdi valiliğe getirildi. Yakında milletvekili sonra da bakan olmak isteyecek. Sanırım o da olacak, sonra başbakanlığa gelmek isteyecek. Türkiye'de bu da olabilir. Cumhurbaşkanlığı’na da getirilebilir. Sonra da peygamber olmak isteyecek ki işte o zaman onu bana yani Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne getirecekler.’ Makamlar ve mevkiler gelip geçici, yetkiler ve etkiler gelip geçici. Ali İhsan Su Diyarbakır Valisi. Düzce Valiliği de yapmıştı. Yaş haddinden emekliye ayrıldı. Sayın Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı öyle bir ifadeler kullanmış ki sinkaf etmediği kalmış. Düzce'de de emeği var. Sayın Vali, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erdoğan Bıyık, Düzce'nin Sayın TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu bu ifadelere ne diyecek?

VALİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ LÜTFEN DEVAM ETSİN

Valiler kararnamesi bekleniyor. Kent Konseyi Başkanı olmaya gönlü giden Ragıp Gökesaoğlu abimiz var, Türkiye'de basının duayenlerinde Yavuz Donat onun dostu. Sayın Donat Düzce’ye gelince Ragıp Gökesaoğlu ile birlikte Belediye Başkanı Sayın Faruk Özlü’yü ve Sayın Valiyi ziyaret ettiler. Tabii mutlaka bir şeyler yazacaklardır. Biz Düzce'de Valimiz Sayın Selçuk Aslan'ı sevdik. Gönlünü koyan devlet aklıyla, devlet iradesiyle idarenin ve halkın çok güzel koordinasyonunu yapan bir vali. Bu kararnamede Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’ya yerel medya noktasında bir seslenişte bulunalım. İnşallah sesimizi duysunlar, Sayın Valim Selçuk Aslan'ı biz sevdik. Valiler kararnamesinde inşallah Düzce'de devam etmesini diliyoruz. Sayın eski valimiz emekliye ayrılan Ali İhsan Su beyefendiye de Diyarbakır Ticaret Odası başkanının yapmış olduğu densiz ve seviyesiz açıklamaları da kınıyoruz. Düzce'de hizmet eden bir valimiz ve gönlümüzde güzel bir yeri olan bir insan. Ticaret erbabının da bununla ilgili bir değerlendirmesini bekliyoruz.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;