“CHP İl Başkanı 18 maddelik de bir rapor sundu”

İki defa ertelenen, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun Düzce ziyareti gerçekleşti. Tabii partililer noktasında, toplum noktasında muhabbet kuranlar karşıladılar, ilgi alaka gösterdiler. Muhtarlarla diğer sivil toplum kuruluşlarıyla bir iletişim halinde, bizim anladığımız dilde hasbihal şeklinde bir görüşmeler yaptılar. Düzce CHP İl Başkanı 18 maddelik de bir rapor sunmuş. Artık onun mahiyetini zaman içinde görürüz.

“Orhan Yılmaz coştu, mutluluktan uçuverdi”

Şimdi ben hadiseye enteresan bir noktadan bakmak istiyorum. Şimdi Kılıçdaroğlu ilk programını Nakliyeciler Kooperatifi Başkanı Orhan Yılmaz’a yaptı, yanında Yavuz Yılmaz da vardı şoförler odası başkanı… Bir toplantı, bir dertleşme gerçekleşti. Şimdi buradan baktığımızda hadiseye çok enteresan bir şey var. Ne? Orhan Yılmaz coştu, mutluluktan uçuverdi. Ne kadar çok bekliyormuş Kılıçdaroğlu’nu… Olabilir, sevinebilir ama Orhan Yılmaz Düzce AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi. Siyasi nezaket, siyasi hoşgörü mü diyelim buna? Ben öyle bakıyordum yani ama AK Parti’nin içindeki dinamiklerden çok rahatsız olunduğu noktasında bir bilgi geldi. Biri dedi ki; “İşte içimizdeki AKP’li dedikleri bu olsa gerek.”

“Eski sol damarları ortaya çıktı”

Orhan Yılmaz, Nakliyeciler Kooperatifi’nin yanında bulunan istasyonu FETÖ’den hüküm giymiş Celal Furuncu’ya yaptırdığı zaman biz bunu haber yapmıştık. Haber yapma safhasında biz bunu kendisine sorduk. “Arkadaş bunların yaşama hakkı yok mu?” demişti o zaman Orhan Yılmaz. Demek ki bir kırıntı kalmış o zamanlardan… Yapı olarak; Doğan görünümlü Şahin gibi… Yani AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi, Reis’e hizmet ediyor, FETÖ’cülere iş yaptırıyor, yaptırdıktan sonra da “Bunların yaşama hakkı yok mu?” diye müdafaa ediyor. Ve bugün de; daha önce “Cumhurbaşkanı bu memleketten kaçacak.” diyen ama bir o kadar da havaalanından 15 Temmuz akşamında kaçan Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinde ne kadar da mutlu oldu Orhan Yılmaz ya! Eski sol damarları herhalde ortaya çıktı.

Bugün bu memleketin bekası için, ben demiyorum -evet benim Cumhurbaşkanına karşı bir muhabbetim var- ama Ergenekon Davası’ndan cezaevine konan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sözü; “Sayın Erdoğan’ın devletine, milletine sadakatinden hiçbir şüphem yoktur.” sözünü ben bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Burada Tuncay Şahin beyi de tebrik ediyorum. Sürekli eleştiririm ama bu sefer tebrik ediyorum. Tuncay Şahin bey tam bu ziyaret gününde bir yurtdışı programıyla TSO‘da Kılıçdaroğlu‘nu karşılamamak gibi veya bu işten kaçmak gibi bir formül yaptı. İş kime kaldı? Ahmet Dertli’ye kaldı. Ahmet Dertli dolgu malzemesi gibi ‘Keçinin olmadığı yerde koyun Abdurrahman Çelebi olur.’ diye bir deyim var ya… Olmayan yerde boşluk dolduran bir figüran gibi o da geldi…

“’Düzce’nin havası kanserli’ diyen Kılıçdaroğlu, Düzce’ye kanser olamaya mı geldiniz?”

Ben şuna inanıyorum; “Düzce’nin havası kanserli, kirli. Kanser olursunuz.” diyen Kılıçdaroğlu! Düzce’ye kanser olamaya mı geldiniz? Hadi gelebilir, siyasettir doğal diyelim. Ama ey Orhan Yılmaz! Hangi kümeste yemlenip, hangi kümese yumurtluyorsun? Hangi kümeste yemlenip de o kümese tilkileri aşırıyorsun? Yani bu samimiyetsizlik ya hu!

Tuncay Şahin bile aynı fotoğrafı vermek istemedi

Cumhurbaşkanı ve AK Parti noktasında her gün farklı olumsuz enformasyonlar üreten Tuncay Şahin bile aynı fotoğrafı vermek istemedi! Siz ne kadar mutluydunuz? Ahmet Dertli! Sen dolgu malzemesi misin? Ne işin var? Senin TSO başkanın, işin formülünü bulmuş çıkmış gitmiş. Sen de git! Sen niye olmayan bir yerde olur gibi bir şekil ile bir hava ile tanımlanıyorsun?

“Devletin derdiyle dertlenmeyenler böyle ifadeler kullanabilir”

İşi çok zor sayın cumhurbaşkanının! Bu Z kuşağı dediğimiz insanlar etkileniyor bazı şeylerden. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Ensar Vakfı ve TÜRGEV vakfından Amerika’ya para transfer ediliyor, işte bunlar kaçacaklar.” açıklamalarını ve tabiri caizse bürokratlara verdiği korkuyu ben hiç nazar-ı itibare almıyorum. Burada bir devlet meselesinin olduğuna inanıyorum ki var! Ama devletin derdiyle, milletin derdiyle bekasıyla ilgilenip dertlenmeyenler böyle ifadeler kullanabilir.

“Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı düşmanlığı ortadayken ne kadar mutlu karşıladın ya?

Ve kaldı ki o konuşmadan sonra, sayın cumhurbaşkanına o düşmanlığı, siyasetin uç noktasında iftira noktasındaki veya buna benzer algıyı yaptıktan sonra sen kamyoncular odasında nasıl bekledin Orhan Yılmaz? Hangi kümeste yemlenip, hangi kümese yumurtluyorsunuz? Ve bu AK Parti’den aldığın güçle kendinin içtimai her alandaki konumunu güçlendirme peşindesin! Gerek bu mahkemelerde böyle ticarette böyle, her yerde böyle… Hele hele dün akşamki konuşmadan sonra! Senin cumhurbaşkanını, senin genel başkanını hasbelkader hain ilan edici bir söylemi ifade edebilmiş… “Kaçacak” diyen, o arabaların arasından kaçan Kılıçdaroğlu‘nu ne kadar mutlu karşıladın ya?

“Cumhurbaşkanım içinizdeki AKP’lilere gerekeni yapın”

Ey cumhurbaşkanım! Bu millet size inanıyor biz de inanıyoruz. Ama içinizdeki AKP’lileri sizin kümesinizde yemlenip başka civardan tilkiyi aşırıp buraya getirenlere gerekeni yapın ya hu!

Ben bu konuda Sayın Mustafa Keskin’den bir açıklama bekliyorum. Orhan Yılmaz’ın AK Parti il yönetim kurulu üyesi sıfatıyla, hele dün akşam ki konuşmadan sonra… Bugün devletin bütün damarlarında olan İlker Başbuğ; “Ben Erdoğan’ın devletine, milletine sadakatinden hiçbir şüphe duymuyorum.” demesine rağmen… Senin genel başkanına, senin cumhurbaşkanına bu şekilde bir ithamda bulunan bir adamın; üzerinden 24 saat geçmeden Düzce’ye gelişini karşılayan bir adamın,  gerek Düzce adına, gerek siyaset adına, gerek millet adına, gerek hizmet adına hiçbir samimiyetine güvenmiyorum!

Ahmet Dertli de kenardan köşeden yamanıp sıyrılıp bir fırsat bulmuş, genel başkan karşılayacakmış…

Düzce kimlerin eline kaldı ya hu? Düzce kimlere kaldı?

“İnsanları yücelten ilim ve kültür değil ahlak ve faziletmiş”

Ben burada CHP’lilere, gönül verenlere gayet saygı duyuyorum. Onlar karşılayabilirler ama burada Doğan görünümlü Şahin olmaya gerek yok! İnsanları yücelten ilim ve kültür değil ahlak ve faziletmiş. Ahlak ve fazilet yoksunu insanlar, toplumlar mutlak ve mutlak bir gün bertaraf olurlar. Biz, duruşumuzla, değerimizle devlet, millet, ümmet bilinciyle durduğumuz yerde durmazsak; dünya hırsları, egoları, enaniyetleri ön plana çıkarsa işte o zaman büyük Türkiye ve fünyadaki mazlumların sesi olmaktan biçare oluruz.

Ben bundan sonraki toplantılarda Sayın Orhan Yılmaz’ın, kimin nefesiyle kimin sözüyle neyi anlatacağını çok merak ediyorum.

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN