Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, kendisinin hazırlayıp sunduğu ‘Yorumluyorum’ programında 31 Mart Yerel Seçimleri’ne az bir süre kala sahada derin bir sessizlik olduğunu vurguladı. Ünsal, “Böyle bir seçim dönemi görmedim. Böyle bir sessizliğin, belirsizliğin, görünmezliğin, bilinmezliğin olduğu bir seçim dönemi görmedim.” ifadelerini kullandı. Ne devlet ahlakıyla ne de vicdanla izahı olmayacak şekilde kamu malıyla sahada seçim çalışması yürütenler olduğuna işaret eden Ünsal ayrıca Sevgililer Günü’ne de değinerek, “Bizim nenelerimiz, dedelerimiz, babalarımız da genç oldu. Bir ömür bir yastığa baş koydular. 14 Şubat Sevgililer Günü’ymüş bu yeni icat oldu.” açıklamalarında bulundu.
Düzce’de konuşulmayanların konuşulduğu, Öncü TV ekranları ile 100.2 Radyo Öncü ve Radyo Kent ortak yayını ile geniş kitlelere ulaşarak Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu Yorumlu-Yorum programında bu kez gündem siyasette ve halkta oluşan seçim sessizliği oldu. Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, programında ayrıca 14 Şubat’ta kutlanan Sevgililer Günü’nü de eleştirdi ve bu günün kapitalizm için yapılmış bir gün olduğunu belirtti.
“Ben hakkımdan fedakârlık ettim, babama verdim”
Ünsal, “Düzce Ömer’lerini arıyor. Hadise şöyle; Ömer-ül Faruk, Hz. Ömer bir savaştan sonra bir ganimet paylaşımı yapıyor. O günkü şartlarda eşit olacak şekilde dağıtılıyor. Ganimetlerden biri de bir elbise bezi. Hazreti Ömer bu paylaşımı yaptığında herkese yarım elbise çıkıyor. Cuma günü emiri müminin sıfatıyla hutbeye çıkıyor. Hutbeye çıktığında üstünde tam bir elbise var. Sahabeden biri kalkıyor. ‘Ömer bir dakika, vallahi sen yarım elbise alman gerekirken tam elbise almışsın. Bunu izah etmeden bu hutbeyi yapamazsın.’ Hz. Ömer bir duruyor akabinde diyor ki; ‘Abdullah oğlum ayağa kalk.’ Abdullah'ın sırtında bir kumaş elbise yok. Abdullah da diyor ki; ‘Babam devlet başkanı, babam da ben de yarımşar elbise aldık. Fakat babam devlet başkanı olduğu için ben hakkımdan fedakârlık ettim, babama verdim.’ Ömer dönüyor sahabeye ‘Şimdi devam edebilir miyim?’ diyor. Sahabe ‘Devam edebilirsin.’ diyor. Ömer ki hiddetli, Ömer ki adaletli.” diye konuştu.
“Yörük malıyla kazandıklarını, Yörük ahalisine güç olarak kullananlar var”
Seçim sürecinde ne ahlaka ne de vicdana uymayan yöntemlere başvurulmasına ses yükselten Ünsal, “Maalesef bugün seçim mahalinde devletin kudreti, maddiyatın imkânı, farklı farklı güçlerle insanlara Yörük malıyla kazandıklarını, Yörük ahalisine tasa olarak, güç olarak kullananlar var. Yazık. Ama kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. Çok derin bir sessizlik var. Düzce ve ilçelerinde çok derin bir sessizlik var. Seçim zamanı geçim derdine düşülmüş, kimsenin seçimle, siyasetle, isimlerle çok uğraştığı yok. Ama ben hayatımda hasbelkader onlarca seçim gördüm. Böyle bir seçim dönemi görmedim. Böyle bir sessizliğin, belirsizliğin, görünmezliğin, bilinmezliğin olduğu bir seçim dönemi görmedim. Birebir ilişkilerde insanlar farklı konuşuyor, toplumun içinde farklı konuşuyor. Bunun anlamı 31 Mart'ta hep beraber göreceğiz.” dedi.
“364 gün unutacaksın, bir gün hatırlayacaksın”
14 Şubat Sevgililer Günü’nü eleştiren Ünsal, “Bu memleket hakikaten çok garip bir memleket olmaya başladı. ‘Asaletin neyse neslin de odur.’ derler büyüklerimiz. Bizim nenelerimiz, dedelerimiz, babalarımız da genç oldu. Bir ömür bir yastığa baş koydular. 14 Şubat Sevgililer Günü’ymüş bu yeni icat oldu. Biz bilmiyorduk bunun ne olduğunu. Hediye alacaksın, 364 gün unutacaksın, bir gün hatırlayacaksın. Niye? Kapitalizm para kazanacak. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sosyal medyada fotoğraflar çeken, eşiyle veya sevgilisiyle paylaşan, ‘Olmasaydın olmazdık, olmasaydın olmazdım.” değerlendirmelerinde bulundu.
“Toplumu tutsak köle sömürge ve istismar etmek için verilen hikâyeden günler”
Sevgililer Günü’nde paylaşılan fotoğraflara atıfta bulunan Ünsal, şu ifadeleri kullandı:
“O fotoğraflara baktığınız zaman ben güldüm. Bizim büyüklerimiz, atalarımız da genç oldu. Duyguları oldu, sevgileri oldu, muhabbetleri oldu ama bir yastıkta kocadılar. 14 Şubat’ta Sevgililer Günü zihniyetiyle birbirlerine aşkı ilan edenler veya onu hatırlayanlar veya bu usule uyup da kapitalizmin istediği parayı harcayanlar mezara kadar olması gereken yuvalarını pazara kadar anca taşıyorlar. Yazık, bu kadar bir millet özünden, ruhundan, kökünden, genlerinden, asaletinden uzaklaşır. Yani bir hakikat var ki hitap etmeden ortaya çıkmıyor. Yıllardır bu coğrafyanın insanlarına vicdani olmayan, imani olmayan, insani olmayan, İslam’i olmayan, genlerindeki milliyete aykırı olan düzenleri, düşünceleri, halleri bize kabul ettirmeye çalışıyorlar. Buna katılan oldu ama bozamadılar. 14 Şubat Sevgililer Günü yalanına inanmayalım. Bunlar bir topluma enjekte edilen, toplumun genleriyle oynayan, toplumun değerleriyle oynayan, toplumu tutsak köle sömürge ve istismar etmek için verilen hikâyeden günler.”