Düzce’de vatandaşlar, 12 Kasım 1999 yılında saatler 18:57’yi gösterdiği sırada büyük bir felaketle sarsıldı. Bundan tam 24 yıl önce meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde resmi kayıtlara göre 845 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi ise evsiz kaldı.
Yıkımın büyük olduğu Düzce merkez, Gölyaka ve Kaynaşlı ilçesinde binlerce kişi memleketlerini terk ederek, başka illere taşınmak zorunda kaldı. 24 yıl önce yaşanan bu büyük felaketin acısı hala daha yüreklerde tazeliğini korurken, depremin yıl dönümünde Öncü Haber ekibi, o karanlık akşamda neler yaşadıklarını vatandaşlara sordu.
İşte vatandaşların ağzından 12 Kasım 1999 deprem felaketinde yaşananlar:
“Tedbir alınsa da sağlam binalar bile gitti”
Hakan Çakmak: “Depremde kendi binam gitti. Çok sıkıntı yaşadık. Alınan tedbirler çok etkili değil. Sonuçta ne zaman geleceği belli değil. Allah’ın takdiri. Tedbir alınsa da sağlam binalar bile gitti. Afet geldiği zaman hiçbir şey yapılmıyor.”
“Oldukça yüksek bir yıkımdı”
Mehmet Yılmaz: Oldukça yüksek bir yıkımdı. Tedbirlerin oldukça yeterli olduğunu düşünüyorum. Çünkü o zamandır yapılan binalar, inşaatlar sağlam yapılıyor. En son olan depremde, yeni binalar 1999 depreminden sonra yapılan binalar hasar almadı.
“O saat itibariyle yapılmış, gelişen hiçbir şey yok”
Halil Sağlam: Vallahi öbür tarafa bir gidip bir geldik. Dolayısıyla çok korktuk. O saat itibariyle yapılmış, gelişen hiçbir şey yok. Tedbirler yeterli değil. Ben ders aldım, almayanlar utansın.
“Panikle kendimi dışarı attım”
Yakup Yılmaz, “Her iki depremi de yaşadım. İlkokul 4.sınıftım. İlk depremde uykuda yakalanmıştık. Çocuk olduğum için depremin ne olduğunu bilmiyordum. Uyanıp anlayamadığım için tekrar yattım. Babam gelip bizi dışarıya çıkarttı. Deprem oluyor, yıkılırsa enkazın altında kalırız dedi. O zaman anladım ki deprem kötü bir şeymiş. Kasım depreminde ders çalışırken depreme yakalandım. İlk depremde ne olduğunu bildiğim için de panikle kendimi dışarı attım. Önlemler alınıyor ama vatandaş olarak ne kadar bilinçliyiz bilmiyorum. Yeni yapım binalar hakkında bir duyum aldım. Demir yerine çelik kullanıldığını duydum. Deprem esnasında esneme payı olmadığı için direk kırıldığını duydum. Esnemesi gerekli, çelik yapılınca basınç esnasında direk kırılabiliyor.”
“Çok katlı binalara karşıyım”
Sual Yatkın: Çok kötü bir felaket. Ülkemiz bu depremden çok zarar gördü. Akçakocalı olarak evlerimiz yıkılmasa da biz biraz daha az hasar gördük. Düzce merkez kötüydü. Alınan tedbirler yeterli değil. Biraz daha önlem alınmalı. Yeni yapılan binalar biraz daha sağlam. 7-8 şiddetindeki depremlere dayanır diye düşünüyorum. Ama çok katlı binalara karşıyım.
“Çadırlarda kaldık”
Hikmet Bıyıklı: Neler yaşamadık. Çadırlarda kaldık. Evimiz kalbur gibi oldu, çok sıkıntılar yaşadık. Binamızı tamir ettirdik. 600 lirada para aldık, o kadar. İyi temel atmaya çalıştık. Ama bu sefer ki depremde bir şey olmadı. Yeni binalara nasıl temel atıyorlar, nasıl yapıyorlar bilemem.
“Düzce sil baştan yenilenecek denmişti”
Abdurrahman Korkmaz: 1999 depremini de yaşadım. 6 şubattaki depremi de yaşadım. Gölcük depreminde uykudaydım. Bir şey anlamadan yaşadım. Bizden ölen yok ama çevremizde maalesef var. Yanarak ölenler de var. 12 Kasım’da trafikteydim. Işıkların titreştiğini gördüm ve durdum. Deprem durdu diye şehre daldım. Ama ben polis, itfaiye değilim en büyük hatayı orada yaptım. Yine ahbaplarımızdan kayıplarımız oldu. Tedbirler asla yeterli değil. Birkaç bina var onların yıkılması için çok uğraştık. Ama onların sahipleri bizden güçlü çıktı. Şimdi önlerinden geçerken bile korkuyorum. Yeterli ders alınmadı. Düzce sil baştan yenilenecek denmişti. Mutlu olmuştuk. 3 kattan fazla olmayacak denildi. İsim değişikliğiyle binalar şimdi 5 katlı oluyor.
“İnsanlar bayıldı”
Emine Bal: Çalışıyorduk, patlama olunca kazan patladı sandık. Kurutmadaki insanlar bayıldı. Tokatlayıp dışarı çektim. Dışarı çıktığımda her yer karanlık, herkes aşağıda. Biz depremin ne olduğunu bilmiyorduk. Rabbim kimseye yaşatmasın. Anlatırken elim ayağım titriyor. Elbistan’daki daha fenaydı. Kefen bile nasip olmadı. Çok acı. Binalar 3 katlı, güzel. Ama eskiden çok yüksekti. Şimdi de yapıyorlar ama sağlam yapıyorlar sanırım. Bilmiyorum. Yüksek bina olunca insanlar ne yapacağını şaşırıyor. Kimi merdivene, kimi kapıya sıkışıyor. Rabbim kimseyi zalimlikte, kötülükten korusun. Gerçekten çok zor.
“Binaların yıkılışlarını duyduk”
Sümeyra Aycı: Akşam olduğu için hepimiz ayaktaydık. Her şeyi anı anına yaşadık. Çok sallandıkça korktuk, ağlamaya başladık. Hatta psikolojim o kadar bozuldu ki evin yıkıldığını görmeye başladım. Köydeydik. Fazla bir şey görmedik. Ama Düzce’nin yıkıldığını gördük. Köyden görebiliyorduk. Orada yangın çıktığını, toz bulutlarını, binaların yıkılışlarını duyduk. Çok kötüydü. Tedbirler alınıyor. Gölyaka’ya ev yaptırdık. Çok sağlam yapıldı, denetlendi. Şu anda güveniyorum evime. Yeni binalar eskilere göre daha sağlam.