Pürenli, Balıklı, Derebalık ve Hera yaylalarındaki doğal gölet, menderes ve derelerde suyun azaldığı görüldü. Düzce Üniversitesi (DÜ) Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Yıldız, Batı Karadeniz'de bu yıl mevsimsel kuraklığın etkili olduğunu söyledi.

D D D-2

“İçme suyu gibi her şeyi etkileyecektir”

Mevsimsel kuraklığın gelecek yıllarda da bu şekilde sürmesi halinde bölgede ciddi sorunların ortaya çıkacağını belirten Yıldız, "Bu olumsuzluk, özellikle yer altı sularının beslenmesi, bitki örtüsü, tarım faaliyetleri ve içme suyu gibi her şeyi etkileyecektir." dedi.

Bu yılki sıkıntının asıl nedenini çok fazla kar yağmaması olarak gördüklerini anlatan Yıldız, kuraklığa karşı bekledikleri en önemli yağış tipinin kar olduğunu dile getirdi.

D D D2

Yılmaz, karın toprak tarafından daha çok emilip yeraltı suyuna dönüştüğüne dikkati çekerek şöyle devam etti:

DİŞ HEKİMLİĞİ GÜNÜ'NDE YILMAZ’DAN TEŞEKKÜR VE KUTLAMA DİŞ HEKİMLİĞİ GÜNÜ'NDE YILMAZ’DAN TEŞEKKÜR VE KUTLAMA

"Bu yağış biçimi uzun süre hem toprak hem de yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını besleyebiliyor, yazın ortasına kadar. Bazen, yüksek dağ kesimlerinde karların yavaş yavaş eriyerek temmuz ortasına kadar su kaynaklarını beslediğini biliyoruz. Fakat bu sene hem karın az olması hem de çok fazla sıcak hava dalgalarının gelmesi nedeniyle önceki yıllara göre daha sıcak bir yaz geçirdik. Asıl sıkıntımız burada. Bu yıl çok az kar yağışı, yağmur yağışı oldu. Daha sıcak yaz geçirdik, topraktaki su çok hızlı buharlaştı."

D D D4

Son birkaç yıldır yağış rejimindeki değişikliğin mevsimsel kuraklığı tetiklediğine işaret eden Yılmaz, çok fazla yağış olmadığı için toprağın ve özellikle sığ topraklardaki bitki örtüsünün hızlı şekilde kuruduğunu anlattı.

"Yağış eğer yağmur halindeyse çok yavaş inmesi lazım"

Kar yağışının azlığının yanı sıra şiddetli sağanak şeklindeki yağmurun sisteme girme, toprak ile yeraltı ve yerüstü sularının besleme olasılığının bulunmadığını vurgulayan Yılmaz, bu durumlarda topağın hızla kuruduğunu kaydetti.

Yılmaz, sadece yağışın toplam miktarına bakmamak gerektiğini belirterek, "Yağış nasıl, kar mı yağdı, yağmursa sağanak mı yağdı? Bir günde, iki günde bazen 150-200 kilogram yağış düşüyor. Bu bizim istediğimiz bir şey değil. Yağış eğer yağmur halindeyse çok yavaş inmesi lazım toprağa. Toprak suyuna dönüşecek hem orada bitkiler beslenecek hem de su yeraltı ve yerüstü kaynaklarını besleyecek. Eğer şiddetli yağış olursa, toprağa hiç girmeden yüzeysel akış şeklinde iniyor. Ya sel ve taşkınlara neden oluyor ya da suyun tamamı denize boşalıyor." ifadesini kullandı.

D D D3

Yağış rejiminin değişmesinin iki temel sorunu beraberinde getirdiğini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yaz boyunca uzun süre kuraklık dönemi var. Sonra atmosfer balon gibi şişiyor. Çok büyük miktarda suyu çekiyor, çekiyor boşalmıyor. Atmosfer ısındıkça genişliyor. Bağıl nem yüzde 100 haline gelene kadar boşalmıyor ama atmosfer sürekli genişlediği için, tam dolduğunda birdenbire belki birkaç ayda boşaltacağı yağışı bir iki günde bırakıyor. Bu da uzun bir kuraklık ve ani sel sorunlarına yol açıyor. Kurak döneminde hem bitki hem tarım alanları sıkıntı çekiyor. Çoğu yerde artık yavaş yavaş içme suyunda da sıkıntı olacaktır. Daha sonra da sonbaharda sürekli taşkın ve sel olaylarıyla ilgili haberler görüyoruz. Dolayısıyla bunları daha sık görebiliriz." ÖNCÜ HABER/AA

Editör: Tuğba Aksoy