Düzce’de işleteni ihya ettiği için birçok kişinin ağzını sulandıran açık hava reklamcılığı ihalesi aylardır aralarında serin rüzgarlar eden Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü ile Oxijen Medya sahibi İslam Keleş’i karşı karşıya getirdi. Özlü aleyhine haberler, paylaşımlar ve son olarak ihalenin adrese teslim düzenlendiği iddialarında gelinen nokta 20 yıldır sektörde olan ancak ruhsatsız olduğu ortaya çıkan Oxijen Medya’nın kapısına mühür vurulması oldu. Peki bu yaşananlar kimin ekmeğine yağ sürdü? İşte bu sorunun yanıtını Düzce’de cesaret edilemeyenleri yüksek sesle konuşmaya çekinmeyen Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal verdi. Arka planda ‘Özlü-Keleş’ savaşını körükleyenlerin bu işten maddi çıkar elde ettiğine işaret eden Ünsal, bu oyunun yakın zamanda bozulacağını dobra anlatımıyla gündeme taşıdı.

HER ŞEY BÖYLE BAŞLADI…

Bilindiği gibi Oxijen Medya’nın uzun yıllar yürüttüğü şehir merkezindeki billboardları kiralama hizmeti ile ilgili sözleşmesi sona erdikten sonra işi Düzce Belediyesi şirketi devraldı. Bu dönemde zaman zaman Keleş ile Özlü arasında gerilen ipler, belediyenin açık hava reklamları için açtığı ihaledeki şartları açıklaması ile tavan yaptı.

1-729

KELEŞ MEDYA ORGANLARIYLA ELEŞTİRDİ, ÖZLÜ ZABITAYLA KARŞILIK VERDİ

İhaleye katılmak için istenen şartlara tepki gösteren Keleş, söz konusu ihalenin adrese teslim şekilde hazırlandığını ima ederek, yayın organları üzerinden belediyeyi ve Başkan Özlü’yü eleştirdi. Bu duruma seyirci kalmayan Başkan Özlü ise yıllardır ruhsatsız şekilde faaliyet gösterdiği gerekçesi ile Oxijen Medya’ya zabıta gönderip 1 günde kapısına mühür vurdurdu.

ÜNSAL AĞZINDAKİ BAKLAYI ÇIKARDI

Özlü-Keleş arasında aylardır esen serin rüzgarların tırmandığı noktayla ilgili ilk günler derinlemesine yorum yapmayan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Öncü TV ekranları ve 100.2 Radyo Öncü aracılığı ile geniş kitlelere ulaşan ‘Yorumlu-Yorum’ programının son bölümünde ağzındaki baklayı çıkardı.

Başkan Özlü

NE ÖZLÜ NE KELEŞ MUTLU, ASIL BAYRAM EDENLER BAŞKA!

Açık hava reklamları ekseninde devam eden tartışma atmosferinden ne Özlü’nün ne de Keleş’in mutlu olduğuna dikkat çeken Ünsal, arka planda bu çekişme ortamından çok mutlu olan bir kesim olduğunu vurguladı.

“SİZİN BU KAVGANIN İÇİNDE NE İŞİNİZ VAR?”

“HALKIN SANDIKTA GEREĞİNİ YAPMASI LAZIM” “HALKIN SANDIKTA GEREĞİNİ YAPMASI LAZIM”

Oxijen Medya’nın mühürlenmesi ile ilgili sosyal medya hesaplarından paylaşım yapan siyasiler arasında yer alan Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’a ayrı bir parantez açan Ünsal, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Son günlerde Düzce'de bir basın kuruluşunun mühürlenmesi ile ilgili gelişmeleri, hayretle takip ediyoruz. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ‘Basın özgürlüğüne bir darbe vuruldu Düzce'de.’ diye bizim meselemizi aldı eline, doladı. Davut Güloğlu da bir açıklama yaptı. Herkes bir şeyler söyledi. Faruk Özlü Bey de Ümit Özdağ için bir açıklama yaptı. Dedi ki; “Bu kavga rantçılar, çıkarcılar, gazeteci kürküne bürünmüş ihale takipçilerinin kavgası. Basın özgürlüğü kavgası değil. Sizin bu kavganın içinde ne işiniz var? Siz portakal şartname nedir bilir misiniz? Karbondioksit aldığınız medyaya sorun. Herkes bilir ki, kimseden çekinmem ve korkmam, doğru olanı yaparım. Siz de bilin ki, herkes hukuka ve kanunlara uyacak. Sayın Özdağ itibarınızı korumak istiyorsanız, bu paylaşımı hemen kaldırın. Aksi halde sizi ihale takipçilerinin işbirlikçisi ilan etmek zorunda kalacağım, bilginiz olsun.” paylaşımı yaptı.” 

İSLAM KELEŞ-1

“BU İŞTEN BESLENENLERİN, BESLENMİŞLERİN VE BESLENECEK OLANLARIN KAVGASI VAR“

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü ile Oxijen Medya sahibi İslam Keleş arasında bir süredir devam eden gerilimin geldiği noktaya işaret eden Ünsal, bu kavgadan nemalananlar olduğuna dikkat çekti.

Ünsal, “İşin özünde şu var; şartnamede diyor ya Faruk Bey, ‘Siz portakal büfeyi bilir misiniz?’ Onu tam anlamış değiliz ama anladığımız bir şey var. Buradan kim menfaat elde ediyorsa, bu kadar olayı tırmandıran Düzce kamuoyundan Ankara'ya, Davut Güloğlu’ndan Cemal Enginyurt'una ne kadar muhalif kesim varsa herkes eline saz aldı. Ben şuna inanıyorum. Bu işten ne İslam ve çalışanları, ne Faruk Özlü memnun. İkisi de mutlu değil ikisi de bu işin stresini yaşıyor. Burada birileri bu işin keyfini yaşıyor. Bu nasıl bir billboardmuş, bu nasıl bir paraymış, bu nasıl bir kazançmış ki bu kadar küçük hesaplar için bu kadar büyük sesler çıkarılıyor. İşin en enteresan yönü; cenaze evinin ağlakçıları olur, yevmiyeli tutulur. İnsanın kimsesi olmaz. Oradaki cemaate bir ruh hali verirler. Bir de düğün evinin oynakçıları olur. Bu senaryoda düğün evinin oynakçıları bu boşluktan faydalanarak para kazanıyor. Bu adamlar bu işin çözülmesini istemez. Yani bir olayın hem katili hem sorgulayıcısı hem yargılayıcısı aynı kişi olursa böyle olur. Çünkü belediyenin bir çalışanı, belediyenin şirketinin bir çalışanı, bir müdürü, amiri ne yaparsa yapsın doğru yapsa da eğri yapsa da menfi adım atsa da müspet adım atsa da sorumlusu kim? Faruk Özlü. Diğer tarafta da aynı şekilde. Gemiyi sizin hangi şartlarda, hangi fırtınada, hangi rüzgarda getirdiğinize bakmazlar. Limana girdiğine bakarlar. Ben bu senaryoda, bu rantta kim ne diyorsa desin. Şu anda bu işten beslenenlerin, beslenmişlerin ve beslenecek olanların kavgası var. İşin doğrusu bu. Diğer teferruatlar baktığınız zaman o öyle olmuş, bu böyle olmuş. Herkes bir şey söyleyecek, herkes fikrini söyleyecek. Ancak bu iş Ümit Özdağ’a kaldıysa… ‘Faşist’ diyor ya Faruk Özlü’ye. Çok emanet durmuş ağzında bu kelime. ‘Faşist’ diye bir kişiyi, Türkiye'de ve Düzce'de itham edecek en son kişi. Düzce'deki bu konumuz kimlerin eline kalmış. Kimlerin diline dolanmış, kimlere hizmet ediyor. Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu ona bakmak lazım. Yanlışlar çok ama hayatta insan bilmediğinin yabancısıdır. Bilmezsen yabancı olursun, iletişim kurmazsan koparsın. Yalanlar, enaniyet, arabulucu gibi görünüp de araya açma olursa işin geleceği nokta budur. Aslında bu süreçler gelir, geçer. Bir imtihandır hayat. Bu süreçlerden sonra benzin dökenler, goygoycular, melek görünümlü şeytanlar deşifre edilmezse bu memlekette bundan sonra huzur olmaz. Bu olayı şöyle tarif edebiliriz. Tarihten bir örnekle tarif edelim, mevzuyu kapatalım. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'daki hava anlatılırken Kazım Karabekir Paşa, Allah rahmetiyle muamele eylesin. Diyor ki; ‘Öyle bir pusu ki şeytan bile Müslüman mintanı giymiş.’ Müslüman mintanı giyen şeytanların yüzünden şu mesele insanları üzdü. Her sıkıntı, her dert günahların kefaretiymiş. Allah günahlarımızı af olanlardan eylesin.” dedi.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;