Gündem

“BU MİLLET OY VERDİ, İRADE VERDİ. PEKİ, MİLLETİN DURUMU NE?”

Düzce’de fındık üreticilerini desteklemek beklentilerin altında açıklanan ürün taban fiyatı ve tekelleşmeye dikkat çekmek amacıyla CHP Düzce Milletvekili Talih Özcan sahaya indi. Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Özcan’ın milletvekilliği adaylık sürecine ilk başladığı zaman ithal vekil olarak adlandırıldığına dikkat çekerek, “Düzce'de doğan, Düzce'de büyüyen, Düzceli yerli vekiller nerede? Yerli siyasetçiler nerede? Özcan, fındıkçının sesi olmaya gitti. Vatandaşın biri dedi ki..

Abone Ol

Düzce’de fındık üreticilerini desteklemek beklentilerin altında açıklanan ürün taban fiyatı ve tekelleşmeye dikkat çekmek amacıyla CHP Düzce Milletvekili Talih Özcan sahaya indi. Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Özcan’ın milletvekilliği adaylık sürecine ilk başladığı zaman ithal vekil olarak adlandırıldığına dikkat çekerek, “Düzce'de doğan, Düzce'de büyüyen, Düzceli yerli vekiller nerede? Yerli siyasetçiler nerede? Özcan, fındıkçının sesi olmaya gitti. Vatandaşın biri dedi ki ‘Fındığın rezilliğini dünyaya duyurun.” açıklamalarında bulundu.

Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Öncü TV ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayını ile Düzce’nin gündemine ışık tutan ‘Yorumlu -Yorum’ programında fındık üreticilerinin derdine deva olmak için yine ses yükseltti. Fındık üreticilerinin hep kaybeden taraf olduğunu belirten Ünsal, devlet yetkililerinin, bu işi çözmek için harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Kaybeden kim? Fındık köylüsü”

Ünsal, “2023 yılında milletvekili adayları belirlendiği zaman Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı Talih Özcan için yerelde, genelde, basında, siyasette ‘ithal vekil’ dediler. Düzceli değil, Düzce'de doğmamış, Düzce'de büyümemiş, Düzce'de yaşamamış, tozunu toprağına tutmamış diye. İthal vekil sahada, sahipsiz olan fındıkçıya sahip çıkmak için dertlenmiş. Düzce'de doğan, Düzce'de büyüyen, Düzceli yerli vekiller nerede? Yerli siyasetçiler nerede? Özcan, fındıkçının sesi olmaya gitti. Vatandaşın biri dedi ki ‘Fındığın rezilliğini dünyaya duyurun.’ Biz buradan kartel var dedik, ‘Ferrero’ diye bir firma var. Fiyatı belirleyen bu, üretimi belirleyen bu. Sahaya girmemekle beraber, piyasada bir krizi oluşturuyor. Akabinde de ‘benim fiyatım bu’ deyip aynı insanlardan ‘tavşan kaç, tazı tut’ hesabı yapıyor. Kaybeden kim? Fındık köylüsü. Sayın Talih Özcan'a ‘ithal vekil’ diyenler, Düzce'nin talihsizliği diyenler, klimalı odalarda, lüks arabalarda, makam şoförleriyle hayatı geçiriyor. Milletvekilinin 100 bin liraya yakın emekli maaşı var. 2025 yılında, 2 yılı dolduran milletvekilleri emeklilik hakkını elde ediyorlar. Türkiye'nin birçok yerinde imtiyazlı statüde. Bunu kim verdi size? Bu millet oy verdi, irade verdi. Peki, milletin durumu ne? Düzce sokaklarında kimse yok, çoğu fındığa gitti. Düzce ekonomisinde fındığın çok ciddi bir yeri var. Organize Sanayi ve diğer iş kolları kadar, bir Düzce ekonomisine katkısı var. Peki, siz milletvekili olarak maddi, manevi, içtimai il başkanları olarak her türlü güç elinizde. Peki ne yapıyorsunuz bu gücü nasıl kullanıyorsunuz?”  diye konuştu.

“11 Eylül akşamı durmayan kan, 12 Eylül sabahı nasıl durdu?”

Düzce’de ki siyasilere ve milletvekillerine seslenen Ünsal, şu ifadeleri kullandı:

“Ben buradan Düzce'nin 3 milletvekiline, Cumhur ittifakının il başkanlarına ve Düzce'de yetkili olan etkili olan Ankara siyasetinde bir dengesi olan her kimse buradan sesleniyorum; Düzce'de yangın var, insanlar yanıyor, insanlar kavruluyor. İthal vekil burada, yerli vekil nerede? İşte bu sorunun cevabı lazım. Süleyman Demirel'in bir sözü var. ‘11 Eylül akşamı durmayan kan, 12 Eylül sabahı nasıl durdu?’ Ya bu dünyada bir şekilde insanların kendi hataları, eksikleri, zaafları olur, ama sorumluluk olan yapı, bu millet size irade vermiş. Sizin bu dert bitmezse, vebali var bu milletin üzerinde. Düzce bölgesinde mutlak ve mutlak Fiskobirlik benzeri bir birliği kurmak zorunda. Ticari olmasa da içtimai olarak sendika gibi bir yapı kurulup ses getirmeli. İnsanlar korkuyor, konuşamıyor, kameralar bittiği zaman konuşulmayan şey kalmıyor.”