İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde görev yapan Psikolog Zeynep Alçelik Ural, son dönemde artan intihar vakaları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İntiharın kişinin yaşama dair umutsuzluğuyla ortaya çıktığını belirten Ural, aynı zamanda kişinin kendine dair öfkesinin olmasını da en büyük etkenler arasında gösterdi. Ural, intihara meyilli birinin söylemlerinin çok önemli olduğunu belirterek, “‘Bu hayat yaşamaya değmez’, ‘Sabahları kalkmak için bir amacım yok’, ‘Bu dünya yaşanmaya değmez’ gibi söylemler umutsuzluğu çağrıştırabilir. Temel olarak yaşamaya dair çok büyük isteğimiz vardır. Ölüme dair kaçınmamız vardır. Onun sinyallerini veriyorsa arada demektir.” açıklamalarında bulundu.

UZMANINDAN AİLELERE UYARI… UZMANINDAN AİLELERE UYARI…

Whatsapp Image 2024 07 19 At 12.17.26

Düzce’de son dönemlerde artan intihar vakaları, ürkütücü boyutlara ulaştı. Artan intihar olayları ile ilgili Düzce Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde Psikolog Zeynep Alçelik Ural, Öncü Haber’e özel açıklamalarda bulundu. İntihara meyilli olan birine yaklaşımın çok önemli olduğuna dikkat çeken Ural, ‘Dikkat çekmeye çalışıyor’ diye düşünmenin yanlış olduğuna değindi. Ayrıca mevsim geçişlerinin intihar vakalarını arttırabileceğini belirten Ural, bu durumun tüm ruhsal hastalıklar için geçerli olduğunu söyledi.

“Bastırmış olduğu yoğun öfke kendisine dair şiddet eğilimini arttırır”

Psikolog Zeynep Alçelik Ural sağlığın tanımını yaparak intihar vakalarının sebeplerine dikkat çekti. Ural, umutsuzluğun çok büyük bir etken olduğunu dile getirerek, “Bir insanın sağlıklı olması için ruhsal, bedensel, fiziksel, sosyal olarak bir bütünlük olması gerekir. Kendimizi üretken hissetmeliyiz. Mesela bir annenin, anneliğini iyi yapabildiğini düşünmesi üretkenliktir. Bu kapsamda sağlıklı olmayan durumları hayatın işlevini durduran durumlar olarak tanımlamak mümkün. Genellikle insanları intihara sürükleyen herhangi bir ruhsal hastalık değil kendisiyle, gelecekle ve dünyayla umutsuz hissetmesidir. Bastırmış olduğu yoğun öfke kendisine dair şiddet eğilimini arttırır. O yüzden bir insan umutsuz ve kendine dair öfke hissediyorsa risk altında diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

“Temel olarak yaşamaya dair çok büyük isteğimiz vardır”

İntihara meyilli bireylerin ne gibi sinyaller verdiğinden bahseden Ural, “Burada umutsuzluğu baz alabiliriz. Söylemler de değişir. ‘Bu hayat yaşanmaya değmez’, ‘Sabahları kalkmak için bir amacım yok’, ‘Bu dünya yaşanmaya değmez’ gibi söylemler umutsuzluğu çağrıştırabilir. Temel olarak yaşamaya dair çok büyük isteğimiz vardır. Ölüme dair kaçınmamız vardır. Onun sinyallerini veriyorsa arada demektir. İntiharla ilgili araştırmalarda şunu biliyoruz; Aslında kimse ölmek istemez ama bazen baş etme yöntemi olarak kullanmayı tercih eder, işlevsel bir yöntemdir. Ve genelde kararsızdırlar. Bu kararsızlık şu sinyalleri bize verir. Yardım alma çabasıdır. Problemleri çözmek isteğidir. Ve bazen umutsuzluk o kadar ağır bir düzeyde artar ki kişiler, bu tercihte bulunabilirler.” açıklamalarında bulundu.

Whatsapp Image 2024 07 19 At 12.17.32

 “Gençler için çok daha kritik bir unsurdur”

İntihara meyilli birinin yakın çevresinin yaklaşımının önemine değinen Ural, “Kesinlikle buna bir yardım çağrısı olarak bakmalı. Dikkat çekmeye çalışıyor söylemi gerçekten amaç olsa bile dikkat çekmeye ilişkin bir işaret eder. Görünmeye dair bir bilgi işaret eder. Bu bile kendi içerisinde önemsenmeli. Özellikle gençler için çok daha kritik bir unsurdur. Çünkü çok anlık karar verip çok radikal yöntemler tercih edilebilir. Duruma göre sosyal destek, çevre düzenlemesi özellikle psikolojik desteği arttırmak ya da her neyse umutsuzluğa sürükleyen, baş edemediği unsurlar hakkında sosyal destek almak çok kıymetli. Bazı durumlarda profesyonel destek zaruri hale gelebilir. Kişinin planı varsa, kişinin bu konuyla ilgili bir yöntem tercihi ve araştırmaları varsa ki internetten bile araştırabilir. Bunlar bizim için kırmızı bir alarmdır. Yani yüksek risk grubudur. Bazı durumlarda ilaç tedavileri yatarak tedavi durumuna bile gidilebilir. Çünkü kişinin yaşam motivasyonunu arttırmak çok temel önceliğimiz olur.” dedi.

“Kişi eğer umut etmiyorsa bu da bir hastalık durumudur”

Psikoterapinin kişinin ruhsal sağlığına olumlu etkilerinden bahseden Ural, “Elbette aslında psikoterapi çok ciddi bir ruhsal rahatsızlık gözetilmez. Bazı durumlarda ergenlik gibi birçok doğal görülen duyguları tanımak, duygularla baş etmek noktasında çok önemli bir unsurdur psikolojik destek. Eğer intihar durumu varsa da kişinin kendini tanıması ve psikolojik esnekliğini sağlamlaştırması açısından da çok önemlidir. Fakat umutsuzluk olabiliyor. İyileşebileceğine dair bile umudu olmayabiliyor. Bu depresyonun ya da ruhsal bir bozukluğun direkt belirtisidir. Kişi eğer umut etmiyorsa bu da bir hastalık durumudur. Bir ruh sağlığı profesörüyle görüşmesi çok önem arz ediyor. Tedavi alması çok önemli bazen de ilaç alması önemli olabiliyor.“ ifadelerine yer verdi.

“Bedende mevsim geçişine dair bir stres var”

İntihar vakalarının artmasına mevsimsel geçişlerin de etkisi olduğunu belirten Ural, “İnsan bu noktada biraz savunmasız bir canlı. Yaşam şekilleri, yaşadığımız ortam, hijyen, aşırı sıcak ya da aşırı soğuk ortamlar, açlık, tokluk. Bunların her biri stresle ilişkili. Mevsim geçişleri bizler için daha fazla önemlidir. Çünkü bedende mevsim geçişine dair bir stres var. O dönemde ilkbahar ve yaz aylarında, biz bazılarının ruhsal hastalıklarının artmasını bekleriz. Fiziksel hastalıklar için de bu geçerlidir aslında. Mevsimsel olarak arttığı dönemler vardır ama tek etmen mevsimler değildir.” ifadelerini kullandı.

Haber: Tuğba AKSOY

Kameraman: Zeki AŞIKOĞLU

Editör: Tuğba Aksoy