3-293

Çelik malzeme kullanılarak tamamen el işçiliğiyle kişiye özel tasarlanarak üretilen "Düzce bıçağı", Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan (TÜRKPATENT) coğrafi işaret tescil belgesi almıştı. Düzceli bıçak ustası Alper Tüfekçi, ‘Düzce Bıçağı’ fikrinin nasıl oluştuğunu ve diğer bıçaklardan farkını aktardı.

1-378

“İlk çakımı ben anaokulumda yakalattım”

Kültür Bakanlığı Bıçak Sanatçısı ve Somut Olmayan Kültür Mirası Taşıyıcısı Alper Tüfekçi, mesleğe başlama hikayesini Öncü Haber ekibine anlattı. Çocukluğundan itibaren bıçağa ilgi ve merakının olduğunu dile getiren Tüfekçi, “Büyüklerim tarımdan çok demir işiyle uğraşmış. Hep aynı işi yapmışlar, sanayide demirle, çelikle, tüfekle olmuş işleri. Soyadımız da oradan geliyor. Büyüklerden gelen bir birikim var zaten. Daha teferruatlı işler yapıldığı için bizim için bıçak işi daha basit bir işti. Benim de özel merakımdı, ilk çakımı ben anaokulumda yakalattım. O zamanlar tabii kimseye zarar vereceğim aklıma gelmedi, benim için hep bir sanattı, doğada yaşamanın gereğiydi. Çünkü doğayı da çok seviyordum. Kutum vardı, ormana gideceğim diye çamaşır ipleri, battaniyeler tıkıyordum oraya. Öyle merak başladı, büyüklerden öğrendik. Sonra Mudurnulu İsmail Usta vardı. Çok iyi bir bıçak ustasıydı. Ona gittim, geldim. Çocukluktan başladı, lise çağımda da yapıyordum. Sonra üniversite okudum, iktisat okudum ama en son kendi merakımda karar kıldım.” ifadelerini kullandı.

4-210

“Zamanla Türkiye’de bıçak yer edindi, şekillendi”

Mesleğe başladığında bıçağın nereye gidebileceğini tahmin edemediğini dile getiren Tüfekçi, ‘Düzce Bıçağı’nın coğrafi işaret almasının nasıl olduğunu aktardı. Tüfekçi konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Aslında Düzce’de bıçak yapmaya başladığım zaman kimsenin bıçakla ilgili oluru yoktu. Bıçağın nereye gidebileceğiyle ilgili hayal güçleri yoktu. Hayallerinde öyle bir şey yoktu. Rahmetli Yakup Çabukoğlu vardı silahçı. Beni çok severdi, ben de onu çok severdim. Almanya’dan kataloglar gelirdi. Araştırırken, bıçağın nerelere gidebileceğini, aslında bıçağın sadece bir bıçak değil, sanat eseri olabileceğini anladım. Zaten olan ilgim daha da arttı. Sonra çalışmalara başladık. Düzce bıçağı düşüncesiyle başlamadım. Ama zamanla Türkiye’de bıçak yer edindi, şekillendi. Mehmet Şeker var, Servet var kardeşimiz. Onlarla daha da güçlendi. Gravür geçmişi de var Düzce’nin. Gravürle de birleşti. Şuan Türkiye’nin en kıymetli bıçakları Düzce’den çıkıyor diyebilirim. Üniversite’den Yusuf kardeşimiz var. Bizimle ilgili çalışma yaptı. Tarım İl Müdürlüğü de bunları değerlendirdi. Coğrafi işaret başvurusu yapıldı. Sonra coğrafi işaret alındı.”

5-150

“Hazır profil alıp sap takıp ben yaptım diyen çok”

Düzce Bıçağı’nın diğer bıçaklardan farkına değinen Tüfekçi, “Düzce Bıçağı dendiği zaman öncelikle elde yapılması gerekiyor, ustanın kendisinin yapması gerekiyor. İmkanlar genişledi. Hazır profil alıp sap takıp ben yaptım diyen çok. Gravürü sağda solda yaptırıp ben yaptım diyen de var. ‘Düzce Bıçağı’ denmesi için sentetik malzeme kullanılmaması gerekiyor. Ustanın kendisinin tamamen elde yapması gerekiyor. Tabii ki kaliteli kriteri var, mutlaka kaliteli olması gerekiyor.” dedi.

2-388

Haber: Tuğba AKSOY

Kameraman: Zeki AŞIKOĞLU

Editör: Tuğba Aksoy