Hafta sonu Gölyaka'da bir sel yaşandı. 30'a yakın ev mağdur oldu. 2017'de tarım alanı olan 2017'ye kadar imar verilmeyen bir alanı imara açtılar. Sel tehlikesi ve su baskınına karşı riskli olduğu için o yıla kadar burada imar verilmemiş. Devlet Su İşleri bir çalışma yapıyor. Çalışmada bir doğalgaz borusu patlayınca etrafını tedbir almak için bent yapıyorlar. Sağanak yağışla beraber bütün mahalleye su gidiyor. Tarım alanındaki imar verilen yere su gidiyor. Biz en büyük sıkıntıyı burada yaşıyoruz.
Devlet su işleri vakti zamanında bölge için tedbir alması gerekiyordu. Derelerin açılması lazım. Her yağmur yağdığında insanlar tedirgin oluyor. DSİ’nin bu işe çözüm üretmesi lazım. Genel müdürü Deniz Bey'in de çok yapabileceği bir şey olduğunu zannetmiyorum. Çok şey yapabilir ama yaptığını da zannetmiyorum. Her şeyi yapıp da hiçbir şey yapmayan bir bürokrat Deniz Bey.
Buranın bir Belediye Başkanı var. Devlet Su İşleri İl Müdürü var bir de iktidar partisinin il başkanımız var. Hepsinden önemlisi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve hanımefendi Emine Erdoğan'a yakın bir Ayşe ablamız var. Bu konular hassasiyetiyle mahiyetiyle aciliyetiyle Ayşe ablaya niye anlatılmıyor? Anlatılsa çözüm olacak. Ama bu ara Ayşe ablaya bir şeyler anlatılıyor, ne anlatılıyor?
Belediye başkan aday adayları, milletvekili adayları makam almak için, aday olmak için kendilerini anlatıyorlar. Memleket su altında sel altında dert altında. Ne olacak bu memleketin hali?
Siyasetçiden istemek için önüne somut yapılabilir değerlendirmelerle beraber aciliyeti hassasiyeti, mecburiyeti olan konular anlatılmalı. Ben yeterince Düzce'nin Ayşe ablasına bunun anlatılmadığına inanıyorum. Nasrettin Hoca bir testi suyu gönderiyormuş ya evladına iki tokat atmış. Hanımı demiş ki ‘Adam niye dövüyorsun?’
Hoca demiş ki ‘Testiyi kırdıktan sonra atılan tokatın bir anlamı yok.’ Biz testi kırılmadan tedbiri alalım.
Düzce'nin merkezi her yerde 30-40 metreden sonra su çıkabilen bir yer. Sulak bir bölgenin üzerindeyiz. Mesela Asar suyu projesinde tonlarca beton döküldü. Yeraltı kaynak suyu çıktı. Toprağa beton kanalize edildi. Bizim alanlarımız tarım alanı bütün tarım alanı imara açıldığında ne oluyor? Depremde yıkılıyor, suda baskın altında kalıyor. Tarım yapalım diyoruz peki bu suyun serbest debisinin yağmurlarda veya kış aylarında yükselmesine karşı bir tedbir alınmadığı zaman mahallelere, tarım alanlarına su bastığı zaman kim ne ekecek?
Bahçesine tohum, ekmek ve gübre bir maaliyettir. Böyle bir sel baskın olduğu zaman TARSİM’den paralarını alıyorlar. Devlete zarar, buna benzer felaketlerden dolayı ödediği maliyetle Devlet Su İşleri’nin yapacak olduğu bir maliyeti var. Yatırım maliyeti, derelerin ıslah edilmesi, suyun olması gereken güzergahta kontrol altına akıtılması için yapılacak olan yatırım milli servete zarar.
Kaybettiğimiz değerler memleketin de fakirin de. Devlet Su İşleri’nin suyun koordineli bir şekilde tarım alanlarına ve yerleşim alanlarına yapacak olduğu bir yatırım, tarımın ödediğiyle aşağı yukarı aynı olur.
Yetkili Belediye Başkanı, yetkili DSİ personeli, mühendisleri çalışmayı yapacak. Bilimsel çalışmayı yapacak önüne koyacak. Makam var, para var imkan var, bilinme var protokol değerin var niye verdiler sana bunu? Bu millete faydalı olmayan gitsin. Benim bu söylemimle yarın sabah hiçbir şey değişmez. Ama vicdanlardaki ses olmak adına bunu söylüyoruz.
Yetimin hakkı vergilerin, bu fakir milletten toplanan vergilerin daha sağlıklı, mantıklı ve faydalı bir yerlere gitmesi gerekli. Projeyi üretecek, düşünecek, dertlenecek bürokrat lazım. Vali’ye sesleniyorum, bir değerlendirme yapılmalı. Her yağmur yağdığında toprağımı ekeyim mi derdinin bitmesi lazım. İnsanlar güven içinde üretmeli. Çünkü zaten tarım alanlarını imara açmışız.
Tarım bir memleketin geleceği, bugün enflasyonu en çok etkileyen tarım. Buğday üretmez mısır üretmez yiyecek içeceğini üretmezsen ne olur? Enflasyonun önüne geçemezsin. Eskiden sofraya oturulduğunda hangisi bizim kapıdan yetişen sütüyle buğdayıyla, yiyeceğiyle bakılırdı. Sen ağa, ben ağa inekleri kim sağa. Köylünün evinde iki tane tavukla bir tane inek yok. Teşvik edilmeli. Ama sen köylünün arazilerini sürekli imara açarsan böyle olur.
İttifak Düzce’de çok konuşulan meselelerden biri. Düzce'de ittifak olacak mı? Faruk Özlü’nün ittifaka ihtiyacı yok. MHP istediği adayı bulamadığı için ittifak konusunda biz 3 tane belediye meclisi çıkarırız. Ama burada ittifak yaparsak bir tane belediye başkan yardımcısı bir tanede meclis üyesi alırsak 4 kişiyle gireriz hesabında.
Faruk Özlü'nün 5 sene sonra Düzce’ye yaptıklarına baktığınız zaman, eğer ittifaka gerek varsa o zaman hiç seçime girmeye gerek yok. Düzce'de ittifak olursa Akçakoca’da ittifakı kurma derdi var. Akçakoca’da mevcut başkan ittifakın adayı olursa artık muhalefet partililer davulla zurnayla oynar.
İttifak ehemmiyetli veya gerekli bir şey değil. Çünkü Faruk Özlü'nün ittifaka ihtiyacı yok. Akçakoca’da ittifak diyorlar, 2bin 500 MHP'nin oyu var 8 bin AK Parti'nin oyu var. Hangisi daha büyük? Herkes kendine bir şey elde etmenin peşinde. Düzce'de Faruk Özlü’nün ittifaka ihtiyacı yok. Tabandan gelen intibalar bunu gösteriyor.
Düzce'de şöyle bir şey var; yüzde 100 garantili AK Parti'nin 4 tane belediyesi var. Diğer adaylar belli olduktan sonra zaten bu daha net ortaya çıkar. Ne ederlerse etsinler şu anda Faruk Özlü'nün ortaya koyduğu algıyı, alternatif olarak bile değiştirecek pozisyonda değiller. İttifak olacak mı, olmayacak mı onu zaman gösterecek.